8 Şubat 2013 Cuma

Aşkla çekilen bir film

Az önce bilgisayarım kapanınca kaybolan yazı tekrar karşıma çıktı. Sanırım silinince sinirlenmeyip gülerek yazdığım için sınavı geçtim ve yazıma kavuştum bir şekilde kaybolmamış ve işte mutluluk...


Hükümet Kadın - Sermiyan Midyat

Filmden önce nasıl bir gün geçirdim biraz onu paylaşayım ki film daha da anlamlı hale gelsin.İçsel yolculuğuma çıkış sebebimden pek bahsetmedim ancak bu sebeplerden biri de mevcut işim idi.Bana göre bir sürü yeteneğim vardı ve hiç haketmediğim bir yerde,hakettiğimin çok altında bir maaşa çalışıyordum ve çalıştığım yeri değiştirme mücadelemde 5 yılda hiç bir sonuca varamamıştım.Ne müdürümü,ne çalıştığım iş yerinin kurallarını ne de çalıştığım işi değiştirebiliyordum.Buna son vermek için bakış açımı değiştirmeye karar verdim ve nefes sürecüm başladı. Nefese devam ettikçe ilginç şekilde ben değişiyordum ,ben değiştikçe insanlar aynı kalmasına rağmen aynı işte daha mutluydum.Dünya yansa umurumda değildi.Farkındalık sürecim ilerledikçe hergün yeni bir ders gündemde ve o dersi geçene kadar da mevcut sorunum çözülmemekteydi.Bugünki derslerimde olanı olduğu gibi kabul etmekti.Ancak ben bugün iş yerinde beş yıl önce ilk işe başladım işi yapmaya tekrar başlayınca ,tabii farkındalık falan hak getire,gözüm döndü ve yıllar geçse ,nefesle bir sürü güzel şey yaşasamda iş hayatım özelliklede yöneticimle olan sorunum aynı kalmıştı.Bir ara düzelir gibi olmuş ancak ilişki iki taraflı olunca son iki haftadır sorun tekrar patlak vermişti.İşte bugün fark ettim ki herşey çok güzel gidince ben iş sorunumu da çözdüm zannetmiştim.Bu günki dersim olanı olduğu gibi kabul etmekti.Yaptığım işi,çalıştığım şirketi ve yöneticimi hiçbirini değiştirme şansım yoktu ve değiştirmeye çalıştıkça yıpranan ben oluyordum.Tabii olanı olduğu gibi kabul etmek buraya yazmak kadar kolay bir ders değil.Yaptığım iş bana göre çok aptalca olunca ,sabrımda beni zorluyordu.Tam bu arada çok bunaldığımda camın kenarına gidip ,pencereyi açtım ve inanılmaz bir rüzgarın yüzüme vurmasını hissettim.İşte o an bir şimşek çaktı ve iç sesim bana dedi ki rüzgarda sessizce sırasını bekliyor, hiç şikayet etmeden ve sırası geldiğinde rolünü oynayıp replik bitince tekrar köşesine çekiliyor.Sonra ki gelen cevap da sabır oldu.Sabret , olanın şu an mükemmelliğini göremesen de olan mükemmel ve olduğu gibi kabul etmeye çalış ve sabret.İşten çıkıp eve gittim temizlikçi abla saat dörtte gitmiş ve evin bütün ışıklarını açık bırakmıştı.Sonra sinemaya gitmek için yola çıktım yolda her şey bana olanı olduğu gibi kabul et diyordu.Sana göre eksik ve yanlış olsa da kabul et.Çok zorrr ama öğreneceğim,ders devam ediyor taaa ki öğrenene kadar.Sonra da filme geldimm.Başlarken de yanımdaki arkadaşlarıma umarım dedim bu film bugünü sıfırlar ve mutlu bitirir.Gerçekten de öyleydi.Mardin de geçiyordu ve film zaten bütün dinlerle başlıyordu.Filmin detayını vererek tadını kaçırmayı sevmem sadece söylemek istediğim son zamanlarda yazılmış en güzel senaryolardan biri olduğuydu, bu ülkenin barış içinde yaşaması için tüm politikacılardan çok daha başarılı bir adımdı.Hepimiz birdik ve farklı olmamız birbirimizi öldürmemizi gerektirmiyordu.Farklılığa rağmen de kardeşçe yaşanabilirdi.Aynı Tanrı'nın çocuklarıydık ve sevinçlerimiz,hüzünlerimiz aynıydı.Aslında iki tarafında görmesi gereken hepimiz insandık,Allah'ın verdiği canı almak bize düşmezdi.Sermiyan Midyat eskiden beri takip ettiğim iyi bir tiyatrocu,iyi bir yazar ve bu filmde iyi bir yönetmendi.Dokuz Ay Son Gün adlı tiyatro oyununu da izlemiştim ve başından sonuna çok gülmüştüm,o oyunu da kendisi yazmıştı ve çok eğlenceliydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder