29 Ekim 2014 Çarşamba

Sonsuzlugun Mesaji


                  Bee Lake tarafından yazılmıştır.

Buradaki mesaj her yerdeki ruh için geçerlidir. Bu mağara adamlarının çağından günümüze kadar her zaman uygun bir mesaj olmuştur. Erkekle kadın arasında hiç bir ayrım yoktur. Amaç dünyasal başarı değildir, ruhsal yönde bir arayıştır.

Bu halkımın, Avustralya'nın ıssız bölgelerinde en eski zamanlardan beri korudukları bir standarttır. Onlar hiç bir zaman birer çiftçi, tüccar ya da hayvancı olmadılar. Onlar her zaman toplayıcılar, müzisyenler, sanatçılar ve şairler olmuşlardır; onlar toprakla, onun tüm yarattıklarıyla ve birbirleriyle birlik içinde yaşamışlardır.

Sen burada yeryüzün de bulunarak insan deneyimi yaşayan ruhsal bir varlıksın. Buraya gelmek için seçildin. Biyolojik anne ve baban olan kişilerden dünyaya gelmen ne bir kazaydı ne de şans ederi olmuş bir şeydi. Sen onların kim olduğunun, dünyaya geldiğin koşulların ve her ikisinin taşıdığı genetik dokunun bilincindeydin.

Sen 'Evet' dedin.

Sen aydınlanmaya doğru gelişmekte olan ruhsal bir varlıksın.Yeryüzü dersler ve gösteriler olan bir sınıftır. Dünya eşsiz canlılarla dolu eşsiz bir gezegendir. Burası evrende altı duyunun- görme, duyma, tat alma, koku alma ve sezginin- enerji alanı ile kullanıldığı, duygular haline geldiği, gözle görünen bir bedenin, gözle görülmeyen bir ruha bağlandığı tek yerdir.

Gezegendeki her fiziksel varlık bir Tanrısal Kaynak'tan gelir ve tümü de benzeri enerji parçacıklarından oluşur. Bizler tüm yaradılışla biriz.

Sanırım ' On Emir' i ya da 'Bunları Yapmamalısınız' yasalarını biliyorsunuzdur. İnsanlık bunları binlerce yıldır bilmektedir.

Bunlardan başka çok uzun zamandır bilinen 'Bunları Yapmalısın' yasaları vardır. Eğer kişi bunları yapmalısın yasalarını izlerse, bunları yapmamalısın yasalarına gerek kalmayacaktır.

Burada olmak için gönüllü oldun, bunu kendin kararlaştırdın ve uzun süre bekledin. Sonsuz ilerlemen
bu insan yolculuğuna yansıyacaktır.

'Bunları Yapmalısın' ilkeleri şunlardır:

1: Bireysel Yaratıcılığını İfade Etmelisin.

Her birey dünyayı kendi içinde bulunduğu durumlara göre değerlendirir ve dünyaya sunacağı kendine has, eşi bulunmaz bir şey vardır. İnsanlar eğer kendilerinin hiç bir yaratıcı yeteneği olmadığına inanırlar ve yaşamdaki bazı koşulların bu yaratıcılığı ifade etmelerini önlediğine inanırlarsa, ruhlarını zenginleştirme fırsatından yararlanmamış olurlar. Aslında, bu tam tersidir. Kişinin zorluklara karşı koyması, yaratıcı bilincini serbest bırakmaya çabalaması, büyük bir değer taşır.

Yaratıcılığımızı saçımızı tararken, elbiselerimizi seçerken, evlerimizi düzenlerken, bahçe kurarken,hatta bir şeyi onarırken  bile ifade edebiliriz.Burada anahtar, yaptığı eylemlerin kişiyi ifade etmesi ve ifade ettiği her şeyin onun gurur duyduğu bir şey olmasıdır.

2: Sorumlu Olduğunun Farkına Var.

Bu gezegende bir misafirsin ve bundan dolayı, senden, ya buraya geldiğin gibi ya da daha iyi bir durumda buradan gitmen beklenmektedir.

Sen kendi dertlerini anlatamayan ve kendi kendilerine yardım edemeyen diğer canlılara iyi bakmaktan sorumlusun. Verdiğin sözlerden, yaptığın anlaşmalardan ve tüm eylemlerinin sonuçlarından sorumlusun.

Ruhsal evrimin, başlayıp sona eren bir şey olmadığını anlamak önemlidir. Bu bir musluğu açıp kapamak gibi değildir. Bir insan öldüğünde, ondan geriye kalan fiziksel artık atılırken yalnızca ilginç bazı etkinliklere bir ara verilmişi olur. Aslında birisini öldürmek olanaksızdır. Ölüm onların fiziksel ifadelerine bir son verir ama, insanlar Sonsuzluğun varlıklarıdır. Düşüncesizliğinden olduğu kadar zararının dokunduğu birine verdiğin tüm acıdan ve bunun zarar gören kişiye bağlı olan tüm diğerleri üzerinde yarattığı etkiden de sorumlusun.

Dengeyi yerine getirmek için, söylediğin ve yaptığın her şeyden sorumlu olman gerekir. Yaşama saygı göstermeli ve onu korumaya çalışmalısın.

Bedeninden sorumlusun. Bedenin senin bilincinin biçimlendirmene yardım ettiği ve yaşam verdiği unsurlardan ödünç alınan bir armağandır. Bedenini ihmal etmek ya da hor kullanmak sorumsuzluktur.

Herkes cinsel eylemlerinden sorumludur. Yaptığın çocukların ruhlarına rehberlik etmekten, onların bedenlerini korumaktan ve duygusal açıdan onlar için olumlu birer örnek olmaktan sorumlusun.
Yarattığın ve dünya ile paylaştığın şeylerden, başkalarını korumaktan ve yaşama zarar vermemekten sorumlusun.

3: Doğmandan Önce Diğerlerine Yardım Etmeyi Kabul Ettin.

Yaşam insanlara, onu yalnız bir yolcu olarak geçirmeleri için verilmemiştir. Bizler bir diğerimizi desteklemek ve birbirimize bakmak için yaratıldık. Başkalarına hizmet etmek,onlara yardım etmek, bilgiyi paylaşmak ve başka birinin yaşamına olumlu katkıda bulunmak demektir. Herkes saygı duyulma ve değer verilme hakkına sahip olarak doğar. Hizmet kendin için, zafer kazanmak ya da
ekonomik kazanç sağlamak için bir şeyler yapmanın tersidir. Bu senin takımın, insan bilinci takımının bir parçası olduğunun farkında olman demektir ve gezegenin kaderi takım etkinliklerine bağlı olarak iyiye ya da kötüye gider.

4: Duygusal Olarak Olgunlaş.

Hepimiz neşe, mutluluk, umut, barış, sevgi ve benzeri duyguları olduğu kadar kızgınlık, kafa karışıklığı, depresyon, umutsuzluk, suçluluk, hırs, üzüntü ve endişe gibi tüm duyguları ifade ederiz. Kişi olgunlaşırken ve insan olmanın ne demek olduğunu anlamaya başlarken ,amaç gelişmek, duygularını disipline sokmak ve seçmektir. Ünlü birisinin dediği gibi , ' Ne kadar çok kendin olursan o kadar mutlu olursun. '

İlişkiler ve olaylar birer dairedir. Bunlar başlar, devam eder ve bir noktada sona erer. Eğer duygusal olarak olgunlaşırsan, daireleri kapamakta, zedelenmiş uçlar bırakmama da, olumsuz duyguların kalmamasını sağlamada hiçbir zorluk çekmesin.

Senden kızgınlığı bir çocukken,yaşamının başında deneyimlemiş olman beklenir.Anlayış, esneklik ve iç huzurundan yararlanmak yerine bedeninin fiziksel olarak öfkeyle dolu olmasının nasıl bir duygu olduğuna karar verebilirsin. Ruhunun senin beyinsel farkındalığına bağlanmasının tek yolu duygulardan geçer. Örneğin, eğer sırtın ağrıyorsa kendine bunun nedeninin sormalısın. Bu neyi temsil etmektedir? Bunu değiştirmek için ne yapabilirsin? Ne öğrenebilirsin? Sonra bedenindeki sorunu çözümlemek için ne yapılması gerektiğini düşünmelisin, ama düşünce sürecini ve ruhsal dersleri gözden kaçırmadan.

Duygularına, özellikle neşe ve kedere saygı göstermenin de bir yeri vardır. Bunları bastırmak fiziksel sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilir.

Herhangi bir bireyin ve gezegenin sağlığı için en önemli duygulardan biri de gülmenin kullanılmasıyla yaratılır. Bir insan olarak, sana farkındalık, mizah anlayışı ve bunu ifade edebilme yeteneği verilmiştir. Gülmek ve neşeli olmak yoluyla, beden sağlıklı kalabilir ve sağlık sorunları düzeltilebilir. Mizah, sorunları bastıran bir şeydir; mizah ilişkilere güç katar ve başkalarına neşe getirir.

Ama anahtar doğruluktur. Yalnızca gerçeği söylemediğin sürece kim olduğun, neden burada olduğun ve nasıl olduğunla ilgili gerçeği arayamazsın. Her zaman gerçeği söylemelisin.

5: Eğlendir.

Evet, dünyadaki görevin başkalarınınkini olduğu kadar kendi dikkatini de bozmak ve yeniden yönlendirmektir. Eğlendirme kasten yapılır: yorgun, bezgin olanları neşelendirmek, kafası karışmış olanları yatıştırmak, hasta olanları rahatlatmak ve yaratıcı ifadeyi dışarı çıkarmak için yapılır. Kendi kendini eğlendirmek disiplinli olmaya ve duygusal olarak olgunlaşmaya yardımcı olabilir. İşin  zor yanı bu olumlu eğlendirme işine katılmak ve her zaman eğlendiren kişi konumunda kalmamaktır. Eğlencenin etkileri son derece güçlü olabilir, ama bu sorumluluktan ayrılamaz.

6: Enerjini Denetle.

İnsanlar enerjiyi ne yaratabilir ne de yok edebilir. Biz yalnızca onu kullanabilir, değiştirebilir ve yeniden düzenleyebiliriz. Var olan tüm enerji zaman açısından aynı anda yaratılmıştır. Her sözcük, her eylem, üzerine yoğunlaştığın her düşünce bir enerji taşır. Dünyamızda gözle görülebilen
ya da görülemeyen her şey, enerji adı verilen bu şeyin bir parçasıdır.Dünyamız başka hiçbir şeyden yapılmamıştır.

Dünyamızdaki her şey enerji düzeyine bağlı olarak ya bir araya gelme ya da ayrışma süreci içindedir. Söylediğin her sözcük senden ayrılı ve buharların içine gider. Sözlerimiz asla yeniden geri getirilemez, asla düzeltilemez, asla geri alınamaz. Söylediğimiz sözler gezegeni çevreleyen katmanın bir parçası haline gelir. Zamanla, bu katman mağdur durumda olanların çığlıklarıyla; şiddet dolu eylemlerle; bencilce sınırlayıcı düşüncelerle öylesine doldu ki, şimdi bir mağdur durumda olma bilinci katmanı oluştu. Yeryüzündeki insanlar bu olumsuzluğa katlanarak onun üstüne yükselmektense onunla bağlantıya geçmeyi daha kolay buluyorlar. Bugün yeryüzünü ziyaret eden ruhların yarısından fazlası mağdur durumda olma bilinci modundadır. Bunu bizler yarattık ve biz ortadan kaldırmak zorundayız. Bu, her birimizin sorumluluğunun farkında olmasıyla ve başkalarına örnek olacak davranışlar sergilemesiyle başarılabilir.

Neyin üzerine yoğunlaşırsan o büyüyüp gelişir. Kendini mağdur durumda hissetmek, bir kurban gibi görmek, başkalarını suçlamak ve kendine acımak yalnızca olumsuz titreşimlere yenisini ekler. Tutumunu değiştirmelisin,affetmeli ve unutmalısın, daha iyimser olmalısın, olumlu olana bakmalısın. Kalbini diğer ' bunları yapmalısın ' ilkelerine aç ve kurban olma durumuyla ilgili her tür şeyle olan bağlarından kurtul.

7: Müzikle Uğraş.

İnsanlara verilen en büyük armağanlardan biri de herhangi bir başka canlıdan çok daha geniş kapsamlı sesler çıkarabilme ve ses çıkaran müzik aletleri üretebilme yeteneğidir. Yaratıcı ifade ve eğlence görevleri müziği de içine alır, ama müzik o kadar önemlidir ki müziğin kendi başına ayrı ve özel bir görevi vardır. Müzik tüm insanlığı etkiler ve tabii ki, müziğin enerjisi hem beden hem de gezegen için sağaltıcı olabilir. İnsanın kalp atışının ritminde çalınan sakin bir müziği dinlemek, dinleyen kişinin sinirleri ve zihinsel durumu üzerinde derin bir olumlu etki yapabilir. Herkes müziği sever ve müzikten etkilenir. Müzik senin ruhunun konuşmasıdır. Müzik, evrenle iletişim kuran gezegenin sesidir.

8: Bilgeliğe Ulaşmak için Çaba Göster.

Bilgelik, bilgiden çok farklı bir şeydir. Bilgi birçok kaynaktan, kitaplardan, okullardan, medyadan ve deneyimlerden elde edilebilen bir öğrenme çeşididir. IQ bunun üzerine kuruludur. Bir kimse son derece zeki olabilir ama bir gram bilgeliğe bile sahip olmayabilir. Bilgelik, kişinin bilgiyi nasıl kullandığıdır. Bilgelik konu ile ilgili herkesin iyiliği göz önünde tutularak yapılan, bilerek, isteyerek yapılan bir seçimdir; belirli bir biçimde hareket etmeyi ya da hiçbir harekette bulunmamayı seçmektir.

Dünyada okula gitmeye ya da diploma almaya gerek yoktur. Okuma ve yazmanın kişiye yardımı olabilir, ama bunlar bir insan olarak başarılı bir ruhsal yolculuk yapmak için gerekli değildir.

Tüm ruhların aynı insan deneyiminden geçtiklerini, hepsinin Toprak Ana üzerinde yaşayan ziyaretçiler ve misafirler olduğunu aklında tutarak bilgece eylemlerde bulunmak için çaba göstermelisin. Herkes Yaratıcı ile birdir. Tüm yaratılış aynı tek kaynaktan gelir. Tüm varlıkların amacına saygı duymak ve her yerdeki tüm yaşam için en iyi olanı yapmak, bilgeliğin bir göstergesidir.

9: Öz Disiplini Öğren.

Hepimizin bu gezegende barış dolu, neşeli bir yaşamla uyum içerisinde eylemlerde bulunmayı seçtiğini görmek bir başkasının görevi değildir. Yazık ki, insanlar böyle yaşamadıkları için yasalara gerek duyulmuştur.

Kişi gereğinden fazla zaaf gösterebilir.Bağımlı olabilir, göz ardı edebilir, hırslı olabilir.Zalim ve yıkıcı olabilir. Kişinin öz disiplin sahibi olmayı öğrenmesi bunları kontrol edecek ve bilgelik kazanma görevinde ona yardımcı olacaktır.

Öz disipline sahip olmak kişiye bedenini sağlıklı tutmada yardımcı olabilir. İnsan sağlığının durumu bize yeryüzünün sağlık durumunu gösteren bir barometredir. Bedenle ruh arasındaki içsel bağlantıyı deneyimlemek için kendini disipline sokmayı öğrenmek gerekir. Kalbinden gelen sesi dinlemek sana bir şeyin ne zaman yeterli olduğunu söyleyecektir. Kafanın söylediklerini duymakla kalbinden gelen mesajı dinlemek arasındaki farkı öğren. Kafanın konuşması toplumun bir ürünüdür. Kalbin konuşması Sonsuzluktan gelir.

10: Yargıda Bulunmaksızın Gözlemle.

Yargıda bulunmadan gözlemlemeye bazen ' koşulsuz sevgi ' denilir. Tüm insanlar manevi ruhlardır. Hepsi aynı anda yaratılmıştır. Kimse bir başkasından daha yaşlı, daha zeki ya da daha iyi değildir. Hepsine aynı armağan, özgür irade armağanı, yani seçme özgürlüğü verilmiştir. Kaynak mükemmeldir. Bizler ruhsal açıdan mükemmel olarak yaratıldık ve öyle kaldık, ama bize verilen armağan başka türlüsüne inanmamıza ve başka eylemlerde bulunmamıza izin vermektedir. Kendimizi ve başkalarını mükemmel olarak görmemize izin veririz ve özünde barışçı olan benliklerimizin daha azını ortaya koymak gibi bir macerayı yaşarız.

Sonsuzluk açısında hiçbir hata yoktur. Sen bir yanlış yapamazsın çünkü insan yaşamı senin armağanındır ve sen bu yaşamı keşfetmektesin. Olanları, hatalı diye yargıda bulunmaksızın gözlemleyebilirsin ve sezgilerini kullanarak olanların senin yolun için iyi olup olmadığına karar verebilirsin. Sonra onu kutsarsın ve yoluna devam edersin. Herkesi sevme gereksinimini böyle karşılayabilirsin. Bu, onların eylemlerini ya da seçtikleri davranışları beğenmen anlamına gelmez. Ama o kişinin hatalı olduğu yargısında bulunmazsın. Bu sadece izlediğin yolun bir parçası değildir. Enerjini o yönde kullanmazsın. Sözcükler, eylemler ve düşüncelerden uzak durursun.

Eğer yargıda bulunursan, bağışlamayı da öğrenmelisin. Başkalarını bağışlamaya gerek kalmaz. Gözlem anlayışla, her şeyin mükemmel bir Tanrısal Düzene sahip olduğu gerçeğini, insan olarak bizlerin yalnızca bu mükemmelliğimizin daha azını yaşamayı seçtiğimiz gerçeğini bilmekle bağlantılıdır. Her gün, potansiyelimize biraz daha yaklaşabiliriz; bunun bir yansıması olarak dünya da daha tanrısal bir yer haline gelecektir. En sonundaysa, güzel altın dairenin kapanmasına tanıklık edeceğiz.




26 Ekim 2014 Pazar

Mucizeler Var mı?


Küçük bir çocukken ve hiçbir mucize ile karşılaşmamışken bile ben hep içsel olarak mucizelere inandım. Bana göre her an insanın hayatını değiştirecek bir mucize olabilirdi. Bu ufacık bir şey olabileceği gibi kocaman bir şey de olabilirdi. Mucizelere inanmakla da hep kazançlı çıktım, çünkü mucizeler tüm yaşamımda hep benimle oldular. Kendi hayatıma bakınca herkes için bu devirde olmaz denen mucizevi aşklar yaşadım. Eşim Kanada’dan birkaç günlüğüne İstanbul’a gelmişti ve ben de Ankara’dan eğitim için birkaç günlüğüne İstanbul’a gitmiştim, eşimle tanıştık, bu benim için büyük bir mucizeydi. Çok çaresiz kaldığım ve Allah’a yürekten yalvardığım bir anda babamın hastalığı için bitkisel bir çözüm bulduk ve babam daha uzun sağlıklı yaşayabildi, bu benim mucizelerimdendi. Transformal Nefesin bir televizyon programı ile hayatıma girmesi ve hayatımı baştan aşağı değiştirmesi de benim mucizelerimdendi. En mucizevi olan da tüp bebek denemek için en doğru doktorların karşıma çıkması ve şu anda iki küçük mucizenin hayatıma girmesini bekliyor olmamdı. İşte bütün bunlar bana mucizelerin var olduğunu ve her an hayatımıza girebileceğini gösteren büyük kanıtlardı. Peki sizler yani mucizelere hiç inanmayanlar ya da mucizeler var da yaa benimi bulacak diyenler, mucizeleri hayatımıza çekmek için ne yapmamız lazım derseniz? En önemli şey bence mucizelerin olabileceğine inanmakla işe başlamak. Mucizeler var ve sadece etrafımdaki insanların değil benim başıma da gelebilir. Ben mucizeler yaşayacak kadar değerliyim ve şanslıyım demek ve buna da yürekten inanmak gerek. Belki bir mucize ile karşılaştığınızda nasıl sevinip, mutlu olacağınızı hayal etmek ve o mucizenin gerçekleştiği anki duygu durumunu gözlerinizi kapatıp hissetmek sizi mucizelere biraz daha yaklaştıracaktır . Hiç mucize ile karşılaşmadım, nasıl bir duygu nereden bileyim dediğinizi duyar gibiyim. Karşılaşmamış olabilirsiniz, ancak çok istediğiniz bir şey olsa nasıl mutlu olabileceğinizi az çok biliyorsunuzdur. Bu hissi düşünüp mutlu olmak bile mucizenin gerçekleşmesi için yeterli olur. Mucizeleri çok uzakta aramamamız gerekir, çünkü  kendimiz de aslında birer mucizeyiz. İçimizde Allah’ın yaratıcı gücünden birer parça var ve bu parça ile istediğimiz şeyleri yaratabilme gücüne hepimiz sahibiz. Yapmamız gereken nefsimizi terbiye ederek, enerji frekansımızı yükseltmek ve kendi mucizelerimizi kendimiz yaratmak. Aynada gözlerinizin içine beş dakika bakın ve en önce kendi mucizenizi fark edin, sonra gerisi kolaylıkla gelecektir. Hepimiz özel yaratıldık, hepimiz aynı oranda değerliyiz, fark edilmesi dileğiyle.

Sevgi, nefes, ışık ve aşkla…

Çocuklarımız



Pablo Casals'ın sözleri beni çok etkiledi ve sizlerle de paylaşmak istedim.

"Her saniye evrende, yeni ve benzersiz bir an yaşıyoruz. Öyle bir an ki, tekrar etmesi mümkün değil. Ve çocuklarımıza ne öğretiyoruz. İki artı ikinin dört ettiğini öğretiyoruz. Ve Fransa'nın başkentinin Paris olduğunu öğretiyoruz. Ne zaman onlara, ne olduklarını da öğreteceğiz?. Hepsine şöyle demeliyiz: Ne olduğunu biliyor musun?. Sen bir mucizesin. Sen benzersizsin. Geçen bunca yılda senin gibi bir çocuk daha gelmedi. Ayakların, kolların, akıllı parmakların sana yolunu gösterecek. Sen bir Shakespeare, bir Michelangelo, bir Beethoven olabilirsin. Sen her şey olacak yeteneklere sahipsin. Evet, sen bir mucizesin. Ve sen, büyüdüğün zaman, tıpkı sana benzeyen bir başkasına, bir başka mucizeye zarar verebilir misin?. Çalışmalısın, hepimiz çalışmalıyız ve dünyamızı, onun çocuklarına layık hale getirmeliyiz!.."

Paplo Casals

Sevgi,nefes,ışık ve aşkla...