Bazen tam da bu penceredeki gibi aslında masmavi bir dünya vardır dışarıda ancak biz evin işinde kendi sorunlarımızla o kadar meşgulüzdür ki pencerenin dışına bakmak, oradaki aydınlığı , çiçekleri bile görmek aklımızın ucundan geçmez. Aklımızdaki vesveseler bizi dipsiz bir kuyuya çeker ve biz kafamızı uzatıp pencereden dışarı bakmayız.Bazen pencerenni açılabildiğini bile hatırlamayız. Öyle bunaltmışızdır ki kendimizi, kendi yarattığımız sorunlardan başka bir şeyi göremeyiz. Sadece soruna odaklanırız, çözemeyeceğimizi düşündüğümüz için baştan 1-0 yenik başlarız ve çoğu zaman çözüm bile aramayız. Aslında her şeyin bizde bittiğini bir görebilsek, bir an uykudan uyansak ve içimizde kocaman bir pencerenin açılmak için bizim ona dokunmamızı beklediğini bir hissedebilsek. Çözüm aramaya başlayınca çözümün her yerden bize ulaşabileceğini fark etsek . Aradığımız cevabın belki bir satır arasında, belki yanımızdan geçen birinin diğeriyle konuşmasında, belki bir gazete haberinde belki de yürekten sorarsak kendi iç sesimizle bize fısıldanacağını bir görsek , bu pencerenin gönlümüze, özümüze, kendimize açılan bir umut olduğunu bilsek, gerçekten kendimiz olduğumuzda sadece yürekten istediklerimizi yaptığımızda neşenin ve sevginin birden ortaya çıkacağına şahit olurduk. İşte o zaman da pencereyi açıp hem çiçeklerin güzelliğini, hem temiz havayı hem de aslında bu sıkıntıları uyanmak ve özümüzü fark etmek için çektiğimizi anlardık. Herkesin içinde bu resimdeki kadar güzellikte bir pencere bizim onu açmamız için beklemekte. Ben kendi penceremi açmak için bir kayıp yaşadım, en sevdiğim adamı babamı kaybettim. Daha önceleri de yazdığım gibi babamın gidişi ve onun bir ruhu olduğunun kafama dank etmesi, sonra o ruhun nerede olduğun bulma arayışı ve transformal nefesi keşfedişim.İşte benim penceremi açan babamın gidişi ve bana hediyesi olan nefes oldu. Herkesin yolu tabii ki aynı olmak zorunda değil tek dileğim herkesin kendi içindeki o güzel pencerenin farkına varması ve içeri temiz hava girmesini sağlaması. İnanın ondan sonra çok kolay bir hayat bizi bekliyor, bu dünyada ki kendi cennetimizi yaratmak için güç bizde, bizden başka kimse gelip o içimizdeki pencereyi açamaz. Özümüzün penceresini açmak, önündeki çiçeklerin ve temiz havanın kokusunu içimize çekmek dileğiyle.
Sevgi, nefes ve ışıkla ...
*Fotoğraf çok sevdiğim arkadaşım Murat Aksoy'a aittir. Kendisine buradan tekrar teşekkür etmek isterim.
5 Haziran 2013 Çarşamba
Umut
Geçen sene bir yılbaşı gecesi babam beni bırakıp gittiğinde, aslında anladım ki ölüm bir son değil başlangıç. Küçük bir kız çocuğuydum ve ilk aşık olduğum adam istemesem de beni bırakıp gitmişti. Hayatta ilk terk edilişim değildi ancak en acısıydı. Onun nereye gittiğini bulma sürecim beni buralara kadar getirdi. Transformal Nefes seminerlerinin birinde kulakları çınlasın ve güzellikler hep onunla olsun:) sevgili Ömer İnan babamı çok özlediğim bir anda onun bana bir hediye bırakarak gittiğini söylediğinde düşündüm ve evet dedim gitti ve bir arayış hediye etti bana.Babamın bir ruhu olduğunu ilk o zaman fark ettim ve ruh ölümsüz dedim. Babamı ararken kendimi buldum. Sonra da yolculuğumu paylaşmaya karar verdim.Bu yolculukta yoluma çıkan ve yolumu açan herkese çok teşekkürler. Umarım yaşadıklarım ve yazdıklarım kalplerinize ulaşır ve kendi hikayenizi yazmanıza vesile olur...
Sevgi, nefes, ışık ve aşkla ...
3 Haziran 2013 Pazartesi
Sevgi Getiren Çocuklar
Aslında Burak Özdemir'in Tanrı'nın Doğum Günü kitabını okuduğumdan beri indigo çocukları araştırıyor ve ilgileniyorum. Onları araştırırken krsital çocukları öğrendim ve savaşçı indigoların açtıkları yoldan koşulsuz ve saf sevgiyi yaymak için dünyaya geldiklerini öğrendim. Hep bu çocukların bu yaşamda neler hissettiklerini merak ediyordum ki İndigo Dergisi'nde bu yazıyla karşılaştım ve çok beğendim.Umarım size de ışık olur.Eğer çocuklarınızla anlaşmak zorsa onları ilaçla tedavi etmek yerine bir de bu pencereden bakmanızı isterim.
http://indigodergisi.com/2013/05/ozun-ruhla-dansi/
*Fotoğraf ve yazı internetten alıntıdır.
Geçen sene bir yılbaşı gecesi babam beni bırakıp gittiğinde, aslında anladım ki ölüm bir son değil başlangıç. Küçük bir kız çocuğuydum ve ilk aşık olduğum adam istemesem de beni bırakıp gitmişti. Hayatta ilk terk edilişim değildi ancak en acısıydı. Onun nereye gittiğini bulma sürecim beni buralara kadar getirdi. Transformal Nefes seminerlerinin birinde kulakları çınlasın ve güzellikler hep onunla olsun:) sevgili Ömer İnan babamı çok özlediğim bir anda onun bana bir hediye bırakarak gittiğini söylediğinde düşündüm ve evet dedim gitti ve bir arayış hediye etti bana.Babamın bir ruhu olduğunu ilk o zaman fark ettim ve ruh ölümsüz dedim. Babamı ararken kendimi buldum. Sonra da yolculuğumu paylaşmaya karar verdim.Bu yolculukta yoluma çıkan ve yolumu açan herkese çok teşekkürler. Umarım yaşadıklarım ve yazdıklarım kalplerinize ulaşır ve kendi hikayenizi yazmanıza vesile olur...
Sevgi, nefes, ışık ve aşkla ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)