30 Nisan 2021 Cuma



YAŞAM VE NEFES

Birbirinin tamamlayıcısı nefes ve yaşam. İlk nefes alışla yaşama ilk adımımızı atarken son nefes verişimizle de yaşamı sonlandırıyoruz .Bu aradaki süreçte de  " Nasıl nefes alıyorsak öyle yaşıyoruz. " Nefes ve yaşam iç içe,. birbiriyle paralel yönde ilerliyor. Doğduğumuzda aldığımız doğal diyafram nefesleri sonra giderek kayboluyor ve herkesin kendi deneyimlerinin sonucunda oluşan yeni bir nefes alma şekli ortaya çıkıyor. Bazılarımız göğsüne nefes alırken bazılarımız da dolu dolu karnına nefes alıyor. Bazılarımız ters nefes alırken bazılarımızın nefesi çok sığ. Bütün bunlar ne demek ve hayatımızla nasıl yakından ilintili ?

Nefes yaşam demek, yaşam enerjisi demek her nefes aldığımızda yaşam enerjisini içimize alıyoruz ve ne kadar derin nefesler alıyorsak o kadar da enerjik olarak hayata devam ediyoruz. Sığ nefes aldığımızda ise yani çok az kapasite ile nefes aldığımızda ise bu bize yaşamın içinde var olduğumuzu ama pek de haz alarak dolu dolu yaşamadığımızı gösteriyor. Nefes aldığımızda önce göğsümüz nefesle hareket ediyorsa bu da göğüs nefesi alıyoruz demektir. Bunun da hayatımızla ilişkisi daha çok kalp insanı olduğumuzun, mantığımızdan çok hislerimize göre kararlar aldığımızın göstergesidir. Nefes aldığımızda karnımızın ilk önce şişmesi ise karın nefesi aldığımızı gösterir. Bunun hayatımızla ilişkisi ise daha çok mantığımızla karar verdiğimizi, mantığımızla yaşadığımızın bir göstergesidir. Nefes kendiliğinden çaba gerektirmeyen bir eylem olmakla birlikte bazılarımız omuzlarını kullanır nefes alırken, omuzlar aşağı yukarı iner kalkar bu da bize o kişinin hayatında hep bir çaba olduğunun göstergesidir . Genelde başkalarının kolaylıkla sahip olduğu şeylere hep bir çabayla sahip olduğunun göstergesidir. Burada ki örnekler gibi nicelerini söyleyebiliriz nefesinize bakarak, yani sizi size nefesinizle anlatabiliriz . Herkesin parmak izi gibi birbirinden farklıdır nefes kalıbı. Biz Transformal Nefes tekniği ile blokajları açarak nefesin bedeninizde kolaylıkla dolaşmasını sağladıkça sizin de önce nefes alma şekliniz değişiyor ve buna bağlı olarak da yaşadığınız hayat, hayatta değişmez dediğiniz huylarınız, etrafınızdaki insanlarla ilişkileriniz değişiyor .Yaşam enerjisi özgürce vücudunuzda dolaşmaya başladığında siz de yaşamın içinde daha güvenle ve kolay ilerliyorsunuz. Nefesin yaşadığınız hayatla aklımızın sınırlarının alamayacağı bir bağlantısı var. İşte benim de mucize dediğim tam da burada devreye giriyor. Bilinçli nefes aldıkça nefes alış şeklimiz yani nefes kalıbımız değiştikçe, nefes vücudumuzda özgürce dolaştığında siz de hayatta daha ayakları yere sağlam basan, daha ne istediğini bilen, daha kararlı daha neşeli daha hayallerini gerçekleştiren bireyler oluyorsunuz .

Hayatınızda bir anlam arayışı içindeyseniz ve nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, ilk yer bence nefesinizdir. Çünkü nefesinizi okuyabildiğinizde ve nefesiniz değiştiğinde yaşadığınız dünya, insanlar birebir aynı olmasına rağmen siz başka bir frekansdan dünyayı algılamaya başlayacağınız için hayatta size başka yerden cevaplar veriyor, daha kolaylıkla hayatın içinde ilerliyorsunuz çabasız ve neşeyle. Yataktan keyifle kalkıyorsunuz ve tüm güne yetecek enerjiyi buluyorsunuz kendinizde .Daha bol oksijen aldığınız için daha sağlıklı oluyorsunuz ve hastalıklarınızda bile gözle görülür  iyileşmelere şahitlik ediyorsunuz. Birileri sizi sevsin, yaptıklarınızı onaylasın, sizi takdir etsin diye çabalamayı bırakıyorsunuz ve sadece kendinize ait olan, merkezinde kendinizin olduğu bir hayatı yaşıyor oluyorsunuz. Aslında aynı acılardan farklı deneyimlerle geçtiğimizi ve birbirimizden farklı olmadığımızı keşfediyorsunuz .Böyle olduğunda da ilk önce yargılarımız ortadan kalkıyor. Kimseyi yargılamıyoruz, yediği, içtiği , giydiği ,inanışları için ve kızgınlık ortadan kalkıyor, başımıza gelen olaylarda kişilere değil olayın size göstermeye çalıştığı mesaja odaklanıyorsunuz.

Nefes bizi ortak bir kollektif bilince, daha yüksek bir bilince bağlıyor ve yaşamı oradan deneyimlemeye başlıyoruz . Bütün bildiklerimizden öte bir yerde yeniden doğuyoruz. Nefesin gücünü keşfettiğimizde hem büyük resmi algılıyor hem de kurgunun muhteşemliğine şapka çıkarıyoruz . Sonrasında bize düşen nefesin hayatımızdaki mucizelerine tanıklık etmek, anın tadına vararak, her anı hissederek neşeyle yaşamak ve bu dünyadaki varoluşumuzu onurlandırmak.

Tek yaşam amacımız var o da yaşamın tadını çıkarmak.

Neşe ve aşkla

Demet 

3 Mart 2021 Çarşamba

 


Senden Gelen

Binlerce yıl emek versen de kendine, anın içinde genişleyemedikçe, tüm yaradılışla bir olduğunu deneyimlemek ne mümkün .Tüm hücrelerinde o frekansı hissetmek, içinde dolaşan o titreşimi anlamlandırabilmek,  sanırım anda, bilinçli ve farkında olmakla mümkün. Yani, şu anki baktığım yerden böyle ama herkes gibi bilinç seviyemizde, bizde, an be an değişiyoruz. Şu anki bana göre tarifi bu benim kaynakla, yaradılışla bağlantımın ve ancak deneyimlediğim kadarını paylaşabilirim. Evrenin kesin çizgileri, kuralları yok. Kim, nasıl algılıyorsa öyle şekilleniyor her şey. O yüzden de aslolan kişinin kendi deneyimledikleri. Ne kadar çok gurunun, eğitmenin, öğretmenin peşinden gidersen git kendi yolunu ancak sen açabilirsin. Ne kadar başkalarından cevap dilensen de seni eve götürecek yol senden geçmekte. Ancak sen toplayabilirsin gelirken deneyimlerinle bıraktığın taşları, eve geri dönerken . Hepsi sende gizli, çocukluğunda, anılarında, kızgınlıklarında. Seni sen yapan her şey, şimdiki sana dönüşmeni sağlayan her şey, yuvaya dönmek için bıraktığın çakıl taşları ve ancak sen onları toplayarak, anlamlandırarak eve geri dönebilirsin. 

Zaman ise şimdi, eve dönme vakti! Herkes için yol farklı olsa da ev, evin enerjisi aynı. Bıraktığımız taşları toplama zamanı. Canımız acısa da, içimiz yansa da, aşka doğru yanarak yol alma vakti. Tam da şimdi kendi küllerinden yeniden doğma zamanı, ölmeden ölme zamanı. Sona yaklaştık. Gelecek kalmadı, sadece an var hissedilecek sadece anda bir olduğunu hatırlamak var yeniden. İşte sihirli anahtar, mucizelerle dolu kapıyı açmak için seni bekliyor. Ne duruyorsun? Kendini engel olmaktan kaldır önünden ve yürü korkusuzca, teslim olarak yürü , yaradan kapının ardında ancak sen istersen kavuşma gerçekleşir ve sır perdesi aralanır .

Zaman şimdi !

Zaman senin zamanın !

Arala kapıyı ve gör muazzamlığını kendinin.

Aslolan sensin ve hep sendin, büyüklüğüne şapka çıkar.

Sonsuz bir semada, anda, bir ol tüm yaradılışla. 

Aç kapıları ardına kadar 

Şimdi kavuşma zamanı

Şükür .

Neşe ve aşkla 

Demet Ergin Boran


2 Mart 2021 Salı


 Sınırlarımızı Aşmak

Kimiz aslında biz? Nerede dururuz? Nereden sonra ileri gitmeyiz ve o an bizi durduran nedir? Kim koymuştur bizim için o sınırı oraya ya da hangi olaydan sonra, hangi yaşanmışlıkla koymuşuzdur o sınırı oraya ve  neden derin bir iz bırakmıştır içimizde bir yerde? Sanırım tek yapmamız gereken tüm sınırlarımızdan özgürleşmek ve yeni şeyler denemek. Bizi geride tutan tüm korkularımızın, acılarımızın endişelerimizin, sınırlarımızın bir adım ilerisine gitmek ve o bir adım ötesinde nasıl hissettiğimize odaklanmak, o anı deneyimlemek. Belki de o kadar korkunç değildir? Ne dersiniz Belki hiç adım atmadığımız için ya da hiç o cesareti kendimizde bulamadığımız için bilemedik bu hissi bugüne kadar. Bildiğimiz alan, bizim için güvenli alandı, sonuçları kesindi ve hep orada yaşadık hayatı. Aslında yüzlerce odası olan bir sarayda yaşarken, sadece korktuğumuz için ya da daha önceki kötü deneyimlerimizden dolayı, bakmadık başka hiçbir odaya kocaman sarayda hiç keşfetmeden diğer odaları geçiriyoruz hayatımızı. 

Şimdi keşif zamanı !

Konfor alanımızdan çıkıp yeni şeyler deneme zamanı. Kendi sınırlarımızı genişletme zamanı. Tek yapmamız gereken içimizdeki bizi geride tutan ne varsa helalleşmek. Artık hazırım demek! Yola koyulmak, o ilk adımı atmak tam da şimdi şu anda daha fazla ertelemeden, bizi kurtaracak birini beklemeden, şimdi o adımı atmak. Kendi sınırımızı aşmak, düşündüğünüzden de eğlenceli. Her gün yeni bir yanımızı keşfetmek, her gün yeni bir şey deneyimlemek. Sonuçta her zaman seçim bizim ve yeniden seçebiliriz deneyimimizi. Sonuçlarından memnun olmadığımızda her an yeniden seçimlerimizle yeni bir deneyim yaratabiliriz. Çünkü her an her seçimde yeniden yaratıyoruz hayatımızı. Özgürce ve neşeyle yaratmak her zaman mümkün ve sadece bizim elimizde. Sınırlarını aşmak için tam zamanı. Dünya yeni bir boyutu deneyimlerken, sende yeni bir sana merhaba diyebilirsin ve bütün bildiklerini unutup hayatı sil baştan yaratabilirsin. 

Bilinmeyene adım atmak, yeni seninle karşılaşmak ve eğlenerek yeni keşifler yapmak kendine ve hayata dair. Aslolan yaşamaksa, bize düşen sonuna kadar tadını çıkarmak. 

Haydi şimdi tam zamanı.

Sıra sende !

Atacağın ilk adım çok kıymetli ...

Neşe ve sevgiyle

Demet Ergin Boran

28 Şubat 2021 Pazar


 Yaşamdan Haz Almak

Ne kadar gerçekten yaşıyoruz acaba ?

Sadece nefes alıp vermek yeterli mi yaşamak için ?

Keyif alıyor muyuz yaşamdan yoksa aynı çemberin içinde dönüp duruyor muyuz deney faresi gibi ?

En son ne zaman yeni bir şeyler denedik ?

En son ne zaman saatlerce kahkahalarla güldük ?

En son ne zaman canımız çok yandı ya da aman canımız yanmasın diye en son ne zaman hislerimizi bastırdık ?

Neden bir çocuğun enerjisi tükenmezken biz en ufak bir şeyde yoruluyoruz ?

Hayatımızda asıl eksik olan ne her şeye sahipken bile ?

Neden hep mutluluğun peşinde koşma çabamız ?

Kimiz biz ve ne yapıyoruz bu kocaman dünyada ?

Yaşam dediğin şey nasıl yaşanmalı ?

Bizi bir ölüden ayıran şey ne mesela eğer duygularımızı bastırırsak ve hissetmeyi seçmezsek canımız yanmasın diye ?

Velhasıl, bunca sorunun ışığında yaşam dediğin zor zanaat. Varlığımızı anlamlandırmadan, sorular sormadan, sorgulamadan, haz almadan geçen bir ömür bence pek de yaşanmış sayılmamalı.

Bir çocuğun gözündeki gülüşü görmek, bir çiçeğin an be an büyümesini izlemek, renklerini almasına şahitlik etmek, karnına ağrılar girene kadar gülmek ve bunu sık sık yapmak, en ihtiyacı olduğu anda birine yardım elini beklentisizce uzatabilmek, kalbindeki sevgiyi yargısızca ve koşulsuzca herkese eşit olarak dağıtabilmek, her anından hesapsız kitapsız keyif alabilmek gerçekten yaşadığının belirtisidir bence.

Her yeni güne, bize verilen bir hediye, bir mucize diye bakabilmek ve günü elimizden gelenin en iyisini yaparak tamamlayabilmek, yaşamdan haz almak, bunca işin gücün arasında bir dakika soluklanıp iyi ki varım, ışığımla dünyayı aydınlatıyorum demek, tüm hücrelerimizde her nefeste yaşamın aktığını bilmek ve bunun sorumluluğunu almak aslolan!

Nefesle çıktığım bu yolculukta tüm bunlara şahitlik edebildiğim için yaşam sana teşekkür ederim.

Şimdi sıra sende var mısın ?

Neşeyle ve segiyle

Demet Ergin Boran

25 Şubat 2021 Perşembe


 

Senden Kalan

Bütün kırgınlıkların, kızgınlıkların, acıların bir anda senden alınsa gerçekten ne kalır geriye senden? 

Doğduğundan beri üzerine giydiğin kat kat kimlikleri attığında asıl sen kimsin?

Nelerden hoşlanırsın? Neler seni güldürür saatlerce?  Bir an gözünü kapatıp düşünsen, aklına ilk gelen düşünce nedir mesela? Hayallerin var mı? Sık sık hayal kurar mısın yoksa çoktan vazgeçtin mi hayallerinin peşinde koşmaktan? Uzun yıllardan sonra yeniden başlasan ve bu sefer kendin için yaşamayı seçsen kendin için ilk dileğin ne olurdu? Sahi sen en son ne zaman kendinden vazgeçtin? Hayallerinden, umutlarından, seni mutlu eden şeylerden vazgeçtin? Ne aldı bütün umutlarını elinden? Hiç düşündün mü gerçekte kimsin sen? Neler seni gerçekten mutlu eder ,hangi sürprizlerden hoşlanırsın, mucizelere inanır mısın mesela, kesinlikle taviz vermeyeceğin şeyler nelerdir, ne seni en çok güldürür ? Yoksa içinde ben bile bilmiyorum ne istediğimi diyen biri mi var? Öyleyse şimdi tam zamanı bir kağıt kalem al ve yaz sahip olduklarını, hemen şimdi, erteleme daha fazla. Şükredeceğin şeyleri yaz ve her gün yeni bir tane ekle o kağıda, emin ol her gün yeni bir şey çıkacak yazmak için ve sen her gün yeniden şaşıracaksın hayatın sana sunduklarına. Her yeni güne kendini keşfetme hissiyle uyan.  Dünyanın duyabileceğin en içten günaydınını söyle kendine mesela her sabah, farklı bir ses tonuyla. Aynada gözlerinin içine bak günde bir kere ve  "Seni seviyorum. Sen değerlisin " de. Sonra yeniden hayal kurmaya başla, unutma tüm hayaller bir niyetle başlar .Tüm kalbinle niyet et, zihninle değil! Olmak istediğin yerde, olmak istediğin kişiymiş gibi hayal et kendini .Unutma, zihin çok zeki ama çok da aptal aynı zamanda, inanacak sana ve tüm evren senin için çalışacak, yaratım başlayacak.

Kendin için bir adım at çünkü bunu bir tek sen yapabilirsin.

Bugünden başla!

Gerçekten kimsin sen?

Neşe ve aşkla

Demet Ergin Boran



 


Geçmiş

Nedir geçmiş ?

Ya özleriz ya da peşimizi bırakmaz. Orada neşe, mutluluk, unutulmaz anılar, unutulmaz arkadaşlar, ilk aşklar, ilk terkedilişler, kızgınlıklar, özlemler, öfkeler daha neler neler vardır.  Zihnimizin bir köşesi hep ordadır sanki ya yine o ana dönmek isteriz ya da o anı hiç hatırlamamak isteriz ( ya hep orada kalsaydık ya da hiç yaşamasaydık deriz ).Nedir aslında bizi bu kadar meşgul eden geçmiş? Daha da enteresan olan   "geçmiş" olmasına rağmen nasıl hala bizim üzerimizde hüküm sürer? Nasıl bizi şimdiki andan uzaklaştırır ve o ana hapis eder ve biz kendimizi sürekli aynı sahneyi zihnimizde yaşarken aynı şimdi olmuş gibi hissederken buluruz ve o anki duyguyu yaşanılanın iyi ya da kötü olması fark etmeden yaşamaya devam ederiz. Neden mi çünkü biz bir parçamızı o anda bırakmışızdır da ondan. Yola devam ederken o parçamız orada kaldığı sürece ileri adım atmak ve gücümüzü kendimizde toplamak mümkün değildir. Düşünsenize hayatlarımızda ne kadar çok böyle anlar var. Her bir anıya gücümüzün bir parçasını vere vere hayatta ilerlemişiz ve bütün bunlar aslında bizi şimdiki biz yapan şeyler. Ama her birini omuzumuzda taşıyarak yaşamak yerine şimdi o anıların hepsini son kez hatırlama ve helalleşme zamanı.  O anılardaki kişilere değil de o anılardaki hislerimize ve öğrendiklerimize odaklanmalı, başımıza gelen iyi ya da kötü şeyi kabul etmeli, bize bu deneyimi yaşatan ruhlara teşekkür etmeli ve hafiflemiş olarak yola devam etmeli, Şimdi gözlerinizi bir saniye kapatın ve derin nefeslerle unutamadığınız, sizi hep geçmişte tutan bir anıya gidin ve o anıdaki hissinize bakın, sakince, yargılamadan, sadece hissettiklerinize odaklanın, olaydaki kişilere değil, hangi deneyimi yaşatmış bu anı size ve şimdiye kadar göremediğiniz eksik parça nedir bu anıda, bir ders olsaydı bu anı ne öğretirdi sonunda size, şimdi bunu bütün sizi geçmişte tutan anılarınıza yapın teker teker ve her bir anıda

 " Şimdiye kadar göremediğimin görünür olmasına niyet ediyorum. " diye tüm kalbinizle niyet edin, yargısız, saf ve duymaya, görmeye açık bir kalple ,Tek tek her anı için bunu konsantre olup yaptığınızda ve gerçekten duymaya hazırsanız o anılarda bıraktığınız gücünüzü teker teker kendinize geri alırsınız, Kendi merkezinizde, yüklerden arınmış olarak ve geçmişinizle helalleşerek hayatın size sunacağı yeni ve keyifli olasılıklara kendinizi açmış olursunuz .Artık bu anıların seni geride tutmasına ihtiyacın yok. Geçmişinden özgürleşmek, olanı kabul etmek ve affetmek senin ileri adım atmanı sağlayacak yegane şeydir, 

Uçabilmek için önce hafiflemen gerekli !

Geçmişimizde takılı kaldığımız anlar, bizim hareket etmemizi engelleyen fazlalıklardır. Uçmak için serbest bırakmamız gereken fazlalıklar. Her yaşanan bir deneyimdi. Bunu  iyi -kötü, doğru- yanlış diye etiketleyen zihnimiz, bunu keşfettiğimizde, özgürce uçmak için sadece cesarete ihtiyacımız olduğunu keşfederiz. Gücümüzü kendimize topladığımızda cesarette bizimle olacaktır. 

Zaman şimdi!  Uyan ve seçim yap !

Neşe ve aşkla

Demet Ergin Boran


17 Şubat 2021 Çarşamba

Kendini Keşfet

 


Bu sefer erteleme ! İşe kendinden başla.

Koy tüm yapılması gerekenleri, yapılması lazımları bir tarafa ve bak kendine aynada. İncele yüzünü, gözlerini. Mesela görebiliyor musun gözünün içinde inatla parlayan ışığı? işte o ışık hep orada senin onu bir gün görmeni kendini keşfetmeni bekliyordu, tıpkı insanların da seni görmesini beklediğin gibi.

Şimdi senin zamanın !

Önce o ışığı keşfetmeye ada kendini. İşe yola koyulmakla başla.

Seni sana götürecek yolculuğa hazır mısın ?

Sonra sessiz bir mekan bul ve bunca hıza alışmışken bir sakinliği, sukuneti deneyimle bakalım. Nasıl bir his hiçbir şey yapmadan sakince oturmak, tüm o karmaşaya rağmen sessiz , kendinle kalabilmek? Biliyorum başta çok korkutucu ve dayanılmaz bir ıstırap gibi gelecek, bir dakika değil bir saniye bile duramam böyle diyeceksin .Ama bütün cevapların bu sessizliğin içinde saklı unutma. Kendini duymak için bu sessizliğe ihtiyacın var . Hadi artık tam zamanı, bu sefer kaçma kendinden ,yaşadıklarından, keşkelerinden , kayıplarından , acılarından. Bütün bunlar bir deneyimdi ,iyisi - kötüsü olmayan. Sadece deneyimledin ve o anki hisleri kaydetti bedenin, zihnin. Şimdi bu deneyimleri anlamlandırma zamanı. Ancak sen yapabilirsin bunu, sadece sen o ışığı yakabilirsin gözlerinin içinde yeniden. Bak derin derin gözlerine ve in oradan kalbine. Bunca yıl zihninle yol aldın da ne oldu ? Geldiğin yol ortada, sorularınla baş başasın. Şimdi bir de herkesten sakladığın, kendinin bile unuttuğun o kalbine in ve aç kalbini, kendine ,dünyaya, sevgiye .Biliyorum, önceden çok canın yandı ve kalbini kapatırken hissetmemeye yemin ettin, bir daha asla dedin.

Ama şimdi tam zamanı, hem unutma o yaşadığın bütün deneyimlerle artık eskisinden daha güçlüsün. Kimse seni artık eskisi kadar incitemez o en derin yerinden. Şimdi kalp gözünü aç ve oradan bak olup bitene, hissetmeyi seç yeniden ve yeni deneyimlere ,sevgiye aç kalbini .

Secde etsin zihnin, kalbin önünde ve teslim ol olup bitene, hayata , güvenle . Ancak sen bütünleyebilirsin yarım kalan yarını kendi kalbinle. Hadi ne olur ilk kez çık kozandan ve kanatlarını hatırla, bu sefer korkunun yerine sevgiyi ve neşeyi koy .Uçabildiğine şahitlik edeceksin kelebekler gibi. Hayat bir seçim ve yeniden yazmak için geleceği , neşeli , sevgi dolu deneyimler yaratmak için şimdi sıra sende .

Seçim senin!

Neşeyle kal

Demet Ergin Boran