22 Ekim 2016 Cumartesi

Doğru Sorular


Bu aralar hayatımda bir değişimin içindeyim henüz değişim gerçekleşmedi, değişeceğini biliyorum ve sürekli beklemedeyim. Bir türlü karar verip doğru adımı atamıyorum. Böyle zamanlarda evrenin bir çalışma mekanizması var ve eğer sen cevapları almaya hazırsan cevaplar sana bir şekilde ulaşıyor. Nefesle tanıştıktan sonra sıklıkla karşılaştığım bir şey olduğundan bu duruma artık alıştım. Sorularımın cevaplarının herhangi bir şekilde bana geleceğini çok net biliyorum. Tam da işte böyle bir zamanda en doğru kararı nasıl vermeliyim diye düşünürken elime uzun zamandır temin edemediğim bir kitap geçti. Debbie Ford’un ‘’Doğru Sorular- Yaşamınızı Değiştirecek On Soru’’ kitabı tam da benim istediğim şeyi içeriyordu. Doğru soruları sorarak en doğru kararı vermeyi , sorular o kadar güçlü ve netti ki paylaşmak istedim. Kitabın devamında da soruların gücü örneklerle tek tek başlıklar halinde incelenmişti. Bir karar anındaysanız ya da öyle bir zaman geldiğinde aşağıdaki doğru sorular bana olduğu gibi sizlere de yardımcı olacaktır. En önemsiz dediğimiz bir karar bile hayatımızın yönünü belirliyor, neyi seçiyorsak onu yaratıyor ve yaşıyoruz. Kararlarımızın güzel yaratımlara vesile olmasını dileyerek on doğru soruya bir göz atalim.

1-Bu seçim, beni ilham verici bir geleceğe mi götürecek yoksa geçmişe saplanıp kalmama mı neden olacak?
2-Bu seçim yaşamıma güç mü katacak yoksa yaşam enerjimi mi çalacak?
3-Bu durumu büyümek ve gelişmek için bir katalizör olarak mı yoksa kendimi yıpratmak içi mi kullanacağım?
4-Bu seçim beni güçlendirecek mi yoksa güçsüz mü bırakacak?
5-Bu inançtan mı korkudan mı kaynaklanan bir seçim?
6-Bu seçimi kendimi sevdiğimden mi yoksa kendimi sabote etmek için mi yapıyorum?
7-Kendim için mi yaşıyorum yoksa bir başkasını mı memnun etmeye çalışıyorum.
8-Neyin doğru olduğuna mı yoksa neyin yanlış olduğuna mı bakıyorum?
9-Bu seçim beni uzun süreli olarak mı tatmin edecek, yoksa kısa süreli mi?
10-Tanrısal olan öz benliğimin mi yoksa insani boyutum olan egomun yönlendirmesiyle mi seçimlerimi yapıyorum?

İşte size kitaptan alınan sorular, bakalım kararlarımız bu sorularla ne yönde değişecek tabii buna bağlı olarak hayatımızda…

Sevgi, nefes, ışık ve aşkla…



20 Ekim 2016 Perşembe

Kendime Mektup

Bugün benim doğum günüm. Katıldığım bir seminerde yazdığım notlar gözüme ilişti çekmecede ve yazdıklarıma baktım. Seminerin başında bir sürü niyet belirlemişim  ‘’2016 da dileklerim ‘’ başlığı altında, bir kısmı gerçekleşmiş bir kısmı gerçekleşmemiş, sonra aldım kalemi elime ve aşağıdaki kelimler döküldü kendimden kendime.
‘’ Fazla kara kaplı bir deftere ışıklarla dolu bir kalemle dileklerimi yazmışım. Olanlar ve olmayanlar burada. Olanlara şükürler olsun, olmayanları oldurmaya niyet ediyorum. Bir yaşıma daha giriyorum, tek isteğim her alanda özgürlük. Sonsuzluğu ve sınırsızlığı deneyimlemek istiyorum. Neşeli olmak ve bol kahkahalı bir yaş ve hayat diliyorum. Sınırsız, sonsuz ve koşulsuz sevgiyi hissetmek niyetim. Yeni yaşıma, değişime, dönüşüme, hayatın bana getireceklerine hazırım. Olmakta olan mükemmele kendimi açıyorum. En yüksek potansiyelimi yaşamaya ve bundan keyif almaya hazırım. Beni buna hazırlayan kendime minnettarım. Acılarıma, mutluluklarıma, bana bunlara yaşatanlara milyonlarca şükürler olsun. Kendimi seviyorum ve takdir ediyorum. Hiç başı okşanmamış ve takdir edilmemiş bir çocuğun başkalarından takdir beklemesini bırakıyor ve kendi kendimi takdir ediyorum. Başardıklarım için, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığım için takdir ediyorum. Bunca farkındalığa ulaştığım için ve bunca kendimle yüzleşebildiğim için. Birisine kızdığında, karşındaki senin aynan dediklerinde böyle saçma şey mi olur deyip gitmediğim için kızdığımda ya da kıskandığımda gerçekten ben neyin farkına varmalıyım da bu olayı yaşıyorum diye irdeleyebildiğim için. Farklı farklı konularda karşıma çıkan sorunlardaki aynalarıma baktıkça canım acısa da kendimden nefret ettiğim zamanlar olsa da yine yola devam edebildiğim için. Kendime sımsıkı sarılıyor ve başardın kızım en zoru başardın, sen kendin en büyük mucizesin diyorum. Yeni yaşımda kendi sesime ve kalbime kulak vermeye niyet ediyorum. ‘’
Bunlar içerden birden bire dökülen cümlelerdi ve düşününce herkesin kendine bir mektup borcu var diye düşündüm ve sitede paylaşmaya karar verdim. Genel yapı olarak hep başaramadıklarımıza odaklanıyoruz da, başımızı okşamak pek aklımıza gelmiyor. Neleri en iyi biz yapıyoruz, neler neler geçti başımızdan ve hala dim dik ayaktayız diye düşünmüyoruz hiç. Ömrümüz birileri bizi takdir etsin diye geçiyor. Önce kendi başardıklarımızı kendimiz takdir etmeliyiz. Kendimizi sevmeliyiz ve başardıklarımızın farkına varmalıyız ki daha ileriye yol alabilelim.

Sevgi,nefes, ışık ve aşkla…

Sihirli Değnek


Birkaç gündür keyfim pek yok, sorgulamalarla dolu günler geçip gidiyor. Sürekli kendimi düşünürken buluyorum. İçimden bir şey yapmak pek gelmiyor. Dün gece kızları uyuttuktan sonra öylece koltukta oturup yine düşüncelere dalmışken birden bir sihirli değnek dokunsa hayatıma dedim. Her şey birden kolaylıkla değişse. Sonra böyle bir sihirli değnek yok o sihir sende dedi içimdeki başka bir ses. Bu senaryo senin, başrolde de sen varsın. Bugünden yarınki bölümü yazıyor, yarında yarattığını yaşıyorsun. Değişim istiyorsun ama koşullu değişim istiyorsun. Değişsin ama her şey daha güzel olacaksa değişsin diyorsun. Geriye dönüp bakıyorsun 40 yıllık bir hayat var her anını kontrol etmeye çalışmışsın, hep iyiyi güzeli başarmak için çabalamışsın ve yaratımın ortada, kör topal buralara kadar gelmişsin. Eldeki kazanımlar nereden bakmak istediğine göre değişir. Bir taraftan bakınca bir sürü yol kat etmişsin, diğer taraftan bakınca bir arpa boyu yol gitmemişsin. Sonra dönüp kendime diyorum ki bir şey yapmalı , sonra tekrar diyorum ki yılların bir şey yapmakla geçti olan ortada bence hiç bir şey yapmamalı. Bunca yıldır kontrol sendeydi ve kontrol etmekten anı yaşayamadın, kontrol etmekten hissetmeyi kaçırdın. Acıyı hissetmeyeyim derken keyfi de hissedemedin. Bu sefer bırak  kontrolü, planı, programı bırak bakalım başına bu sefer neler gelecek. Zaten olandan memnun değilsen ne kaybedersin ki en kötü baktın olmuyor tekrar kontrolü ele alırsın. Ama bıraktığında hiçbir şey yapmadığında bakalım hayat sana ne sürprizler getirecek. Sadece Allah’a güven ve kendini onun ellerine bırak. Bir de onun ilahi planını dene ne kaybedersin ki. Bir saniye sonrası yokmuş gibi yaşa tam teslimiyetle, tam güvenle. Bu söylemesi kolay olmasına rağmen yapması çok  zor bir iş benim için, yıllardır en mükemmelini yaratmaya çalışmakla geçince ömür sanki ben kontrol etmezsem mükemmel olmaz diye düşünüyorum. Çabalamadan yaşamayı bilmiyorum. Oluruna bırakmak benim kitabımda bugüne kadar yoktu, birden bunu öğrenmek de pek kolay değil. Olmazı oldurmaya çalışırken bir anda olanı kabul etmeyi deneyimlemek çok zor. Derin bir uykudan nefesle birlikte uyandık ve artık eskisi gibi olması imkansız. Kontrol ederek yaşamaya çalışıp sonucunda tökezleyince  er ya da geç teslim olmaya, hızlıca akan nehre karşı kürek çekmemeye hepimizin bir yerden başlaması lazım. Bir ilahi plan çerçevesinde bu dünyada bedenlenmeyi ruhumuz seçti ve denemekten yılmadan tekamül yolunda yürümeliyiz. Tek yapmamız gereken etrafımızdaki herkesi, her şeyi kontrol etmeyi bırakmak, teslim olmak ve seçtiğimiz ama unuttuğumuz ilahi plana ve Yaratana güvenmek. İçimizde olan sihirli değneği harekete geçirmek.

Sevgi, nefes, ışık ve aşkla…

Neden Nefes Diyorum?



Nefes, sadece nefes bir sürü sıkıntıdan kurtulmamız için yeterli aslında. Bu hafta sonu Ankara’da bir ‘Nefesini Yeniden Kazan’ semineri daha gerçekleştirdik ve gelen danışanlarımızla inanılmaz güzellikte bir 2,5 gün geçirdik. Nefesi neden bu kadar önemsiyor ve seviyorum bu seminerlerde bir kez daha yakından deneyimliyorum. Cuma akşamı iş çıkışı kafasında bir sürü soru işaretleriyle gelen danışanlarımızın Pazar akşam giderken gözlerindeki ışık ve gelmek istemedikleri yerden bu seferde gitmek istememeleri  doğru bir iş yaptığımızın inanılmaz bir gostergesi. Herkes hayatta bir sürü sıkıntılar yaşıyor hastalıklar, üzüntüler, hayatı ve sevdiklerini daha mutlu olmaları için kontrol etme çabası bunları uzatmak mümkün. Bütün bu sıkıntılarla geldiler, evet 2 günde tabii ki sorunları ortadan tamamen kalkmadı ancak bir sürü bilgi ve yeni bakış açılarıyla Pazar günü evlerine döndüler, hayatla baş ederken kullanacakları bir sürü yeni bilgiler öğrendiler, farklı bir bakış açısı kazandılar. Nefeslerinin farkına vardılar ve yaptığımız nefes analizlerinde gerçekten de nasıl nefes alıyorlarsa öyle yaşadıklarına şahit oldular. Şimdi biliyorlar ki nefes kalıplarını düzelttiklerinde hayatları da düzene girecek. Bunu bu seminerde deneyimlediler. Bu kadar kısa sürede bile nefesin ne kadar güçlü bir dönüştürücü olduğuna şahit oldular. Biz de bu değişime tanık olduk, onların değişimleriyle ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu bir kez daha gördük. Onların bu kadar mutlu ve memnun ayrılmaları da bizim işimizi ne kadar aşkla yaptığımızın bir göstergesiydi. İyi ki nefes var. Gelirken en çok kafasında tereddüt olan danışanın bile giderken ‘’ iyi ki gelmişim ‘’ demesi bizim için en güzel dönüşüm. Aslında şifayı başka yerlerde arıyoruz ve artık biraz geyiğe vuruldu ama gerçekten de şifa bizim içimizde, bizim nefesimizde. Biliyorum kulağa inanılır gibi gelmiyor anacak sadece nefesimizi değiştirerek iyileşmek mümkün. Daha mutlu olmak, daha keyifli olmak, hayattan zevk almak, bu dünyayı cennete çevirmek bir hayal değil , nefesle bunu deneyimlemek mümkün. Ne kaybedersiniz ki bunun bir ütopya olmadığını anlamak için sadece bir hafta sonluk bir zaman ve bir miktar ayıracağınız para yeterli olacak. Denediğinizde de bu değişimlerin farkına varamazsanız eğer sadece zaman ve para kaybınız olacak ki hayatta bir sürü anlar da bu kayıplarımız zaten oluyor. En basiti bir sinemaya gidiyorsunuz ve filmi beğenmeme ihtimaliniz de girerken var. Film bitiminde eğer beğenmezseniz de zaman ve para kaybı yaşamış oluyorsunuz.  Sinema filmi için bu riski göze alıyorsanız kendinizin daha mutlu olması için de bu riski göze alıp denemeye değer bence. Ne dersiniz. Bu hayat seçimlerimizden ibaret biz seçiyor ve biz yaşıyoruz, hep kötü şeyler benim başıma gelir psikolojisinden çıkmak için denemeye değmez mi? Bu dünyada cenneti yaratmak için haydi nefese…

Sevgi, nefes, ışık ve aşkla…