21 Mart 2014 Cuma

Çocukların Bilinçaltı


Biraz önce iş yerimde bir arkadaşımla kızı üzerine yaptığım konuşmadan çıkan bir yazı bu . Kızı 2 yaşında ve yarın 3-4 günlüğüne onu ananesine bırakıp yurt dışına gitmesi gerekecek ve bunu çocuğa söylemeli mi söylememeli mi , tam giderken mi önceden mi söylemeli gibi konulardan bahsediyorduk. Bende buradan yola çıkarak size kendi hikayemi anlatayım bunun sonucunda siz kararınızı verin derim. Öncelikle çocuklar düşündüğümüzden daha komplike bir zekaya ve duyguya sahipler. Bizim düşündüğümüz gibi, o daha çok küçük, anlamaz, bir şey olmaz dememek lazım. Her şeyi algılayıp, analiz edip bir sonuca varıyorlar ve bu küçük yaşta yaptıkları analizde tüm hayatlarında onların karşısına çıkıyor. Gelelim benim hikayeme , annem beni dünyaya getirdiğinde aynı zamanda üniversite de öğrenciymiş ve sadece sınavlar için yaşadığımız şehirden sınavlara Ankara'ya gidip geliyormuş. Ben yeni doğmuşum , kırkım bile çıkmamış ve annemin sınavları varmış, bir süre sınavlar için Ankara'da kalması gerekmiş, bense o süreçte annemin gittiğini algılamışım ve konuşamadığımdan da çaresiz kalmışım. tek yapabileceğim çaresizliğimi ağlayarak ifade etmek olmuş. Peki bunun yansımaları sonra benim hayatımda nasıl olmuş dersiniz. Ben yakın bir zamana kadar iş ya da özel hayat hiç fark etmez , bir konuda kendimi ifade edemediğimde ya da kendimi çaresiz hissettiğimde ifade ederken mutlaka istem dışı ağlamaya başlardım ve bu durumu da ne yapsam değiştiremezdim. Sonra kendimle yaptığım çalışmalar, bu blogda da paylaştığım çeşitli eğitimler sonucunda hatırlayamadığım çocukluğumu araştırmaya başlamam ve hepsi sonucunda ortaya çıktı ki, annem  ( onu asla suçlamıyorum, o da deneyimsizdi, çok gençti ve zaten başıma gelen bu olay benim seçtiğim ve deneyimlemeyi istediğim şeydi sadece annem bana buna ruhsal anlaşmamız gereği yaşatıyordu ) beni bırakıp sınava gittiğinde o kadar kendimi çaresiz hissetmiştim ki yapabildiğim tek şey ağlamakmış. Sadece tek ve en iyi bildiğim şeyi yapabiliyormuşum. Duygularımı ve çaresizliğimi ağlayarak ifade etmişim. Bilinçaltı da bunu kaydetmiş, çaresizlikte ve kendini ifade edemediğinde ağla :) Annemin nerede olduğunu, niye gittiğine , neden beni bıraktığını, geri gelip gelmeyeceğini hepsini soramadığım için, bütün bunları ağlayarak kendimi ifade etmeye çalışıyordum. O küçücük halimle tam da insanların anlamaz, hissetmez dediği zamanda her şeyin farkındaydım, terk edildiğimi hissediyordum,korkuyordum ve çaresizdim. Büyüyünce de hep en iyi bildiğim ve ilk öğrendiğim davranışı sergilemeye devam ettim. Çaresiz kaldığımda ve kendimi ifade etmem gerektiğinde, artık büyümüş olsam ve konuşabilsem de yine de ilk öğrendiğim tepkiyi bilinç altım otomatik olarak veriyordu. Kendiliğinden müdahalem dışında göz yaşlarım akmaya başlıyordu. Ben yıllarca bu sarmalın içinde ağlamadan kendimi ifade etmeye çalıştım durdum, maalesef çocukluğumu araştırıp bu olayı bulana kadar da , olayı çözemedim. Ne zamanki fark ettim, küçükken çaresiz kalmışım ve iç güdüsel olarak ağlama tepkisini vermişim, çaresizlik ile ağlamayı bilinç altım eşleştirmiş ve hep çaresiz kaldığımda otomatik olarak gözyaşı dökmüşüm, işte o zaman kendimi ağlamadan ifade edebildim. Artık kendimi ağlamadan da ifade edebiliyorum. Çünkü dersimi öğrendim, çıkarımımı yaptım, bana öğretilmek istenen şeyi fark ettim. Bunu neden seçtiğime gelince belki fark etmek ve yazmak için , belki insanların kendi kısır döngülerinin farklarına varmalarını sağlamak için, çorbada ufak da olsa bir tuzum olsun diyeydi belki de bir nedeni yoktu amaç sadece bu deneyimi yaşamaktı. Yaşadığımız her şey bize bir şey öğretmek için var. Biz öğrendiğimizde, o olayda artık bizim başımıza gelmekten vazgeçiyor. İnanılmaz ama gerçek. Bu olay, kendimi tanıma yolculuğumda benim için inanılmaz bir dönemeçti, her şeyin birbirine bu kadar bağlı olduğunu gördüm ve anne babanın o an, belki zorunluluktan, belki bilememekten belki de ihmalkarlıktan kaynaklanan  en ufak bir hareketinin bile bir insanın ömründe nasıl izler bıraktığını keşfettim, hayatımızdaki kısır döngülerin aslında çocukken verdiğimiz ilk tepkilerden ve algılamalardan kaynaklandığını tespit ettim. Bizim için değil ama yeni doğan çocuklarımız için biraz daha dikkatli ve onların bilinç altını da düşünerek davranışlar sergilersek, daha kendine güvenen,sevgi dolu ve mutlu çocuklar ve mutlu nesiller yetişir. Bakalım bu içsel yolculukta sizlerle daha neler keşfedeceğiz.

Sevgi,nefes,ışık ve aşkla