13 Ocak 2017 Cuma

Bakmak ve Gormek



Bugün farklı farklı arkadaşlarımın ve benim okuduğum aynı yazıdan yola çıkarak tekrar fark ettim ki hayat bir illüzyon, hepimiz farklı enerji frekanslarına sahibiz ve aynı yazıyı farklı açılardan yorumluyoruz birimiz içinde bizi sinirlendirici bir şeyler görürken diğerimiz yazıyı gayet olumlu algılıyor. Burada da ortaya illüzyon çıkıyor. Olay aynı ama insanlar farklı, algı farklı. Hepimiz algımız düzeyinde bir dünyada yaşıyoruz. Çocukluğumuzdan bugüne ne bize ne öğretildi ise doğru ya da yanlış fark etmez öyle algılıyoruz. Baktığımız her yerde dualite gereği iyi-kötü , güzel-çirkin , zeki-aptal ikilik görüyoruz. Gördüğümüz ve algıladığımız her şey bizden bir parça aslında, biz tüm algıladıklarımızla bir bütünün parçalarıyız. Gördüğümüz bir şey hoşumuza gidebilir ya da gitmeye bilir. O sadece bir farkındalık için seni yola hazırlar. Sen gördüğün karşısında öfkeyi, enerji dengeni korumayı ya da katil olmayı seçebilirsin. Bu seçime girmeden önce biraz bakmak ve görmekten bahsetmek istiyorum. Benim baktığım yerden ilahi bir plan var . Bir ruhumuz var ve ruh ebedi. Ruhsal bir ailenin parçasıyız. Bu dünyaya ikiliği deneyimlemeye, ikiliğin içindeki birliği bulmaya geliyoruz. Deneyimlemek istediğimiz alanları belirliyoruz ve bize bu deneyimleri yaşatacak ruhlara da karar veriyoruz. Yani buraya annemizi, babamızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı seçerek geliyoruz. Bu ruhlara, benim şu dönemde karşıma çık ve bana şu deneyimi yaşat diyoruz. Bu anlattıklarımdan sanki kaderde her şey belli ve biz boşuna çabalıyoruz anlamı çıkabilir ancak kesinlikle öyle değil. Bir ilahi planınız var, bu planı Türkiye haritası olarak düşünün. Geldiğiniz bu noktada haritanın herhangi bir yerinde durduğunuzu düşünün ve bu ilahi planda size hiçbir varlıkta olmayan özgür irade verilmiş , seçimlerinizde özgürsünüz. İstediğiniz seçimi yaparak haritadaki yerinizi değiştirebilirsiniz. Yani siz belli ruhlardan belli dersleri almaya geldiniz ama vakti geldiğinde o ruhla karşılaştığınızda bu dersi almadan da ilerleyebilirsiniz. Burada seçim, özgür irade devreye giriyor ve aslında haritada bulunduğunuz yeri siz belirliyorsunuz. Şu an olduğunuz kişi olmakta sizden başka kimsenin sorumluluğu yok. Geldiğiniz insanları da yaşadığınız deneyimleri de siz seçtiniz. Bu hayat sizin üst üste aldığınız ya da almadığınız kararların, seçimlerin sonucudur. Anneniz, babanız etrafınızdaki insanlar sadece size kendinizi keşfetmeniz için sunulmuş birer armağandır. Onların ruhlarına saygı duymak ve teşekkür etmek gerekir. Olmakta olan her şeyin bir sebebi vardır, hiçbir şey rastlantısal değildir. Etrafınızda gördüğünüz herkesin özel bir ilahi plan vardır ve herkes karşılaşması gereken kişilerle sözleştiği zamanda karşılaşır, yaşaması gereken deneyimi yaşar. Deneyim sonucunda oluşturduğu algıya göre de yoluna devam eder. Bu algıda siz bir şey değiştirmediğiniz sürece çocuklukta oluşur. Değersizlik ve yetersizlik kodunu, seviliyorum ya da sevilmiyorum kodunu ilk 7 yılda bize bakanlardan, annemizden, babamızdan almışızdır. Biz bir şey değiştirmezsek bu değişmez ve bir ömrü yeterli olmaya çalışmakla, kimse benim değerimi bilmiyorla geçiririz. Geldiğimiz yerden getirdiğimiz koşulsuz sevgiyi, güveni bu dünyada bulamayınca çocuk olarak en güvenli şey kalbimizi hislerimize kapatmaktır. Çünkü hissetmek bu sevgisiz ortamı deneyimlemek çocuk olan bize ağır gelir. Biz hislerimizi kapattıkça diğerlerinden ayrılırız. Onları bizden görmeyiz katil deriz, sapık deriz, hiç güven vermiyor deriz vs… Bu ayrımın içindeki birliği görebilirsek eğer bir katilinde bir ilahi plan çerçevesinde geldiğini, bir tecavüzcünün de bir ilahi planla geldiğini idrak edebilirsek, işte o zaman farkındalık başlar. Bakmakla görmek orada devreye girer. Aynı şeye bakarız ancak farklı şeyler görürüz. İşte bu anda seçimlerimiz devreye girer. Benim anlattığım düzene inan ya da inanma burada seçim senin. Ben derim ki böyle bir düzen var inanırsın ve sorgulamaya başlarsın bu bilgi sana bir şekilde gelir. Benim tavsiyem inanmasan da sorgula neden bu kadar kötülük yaşıyoruz, neden dünya böyle bir yer sorgula. Yaptığım her çalışmada hep ilahi düzenin farklı bir parçasını keşfettim. Ben sorguladıkça daha çok bilgi etraftan akmaya başladı. Gerçekten böyle bir düzen var mı ve bu düzende bana düşen sorumluluk ne . Ben bu dünyaya gelmenin sorumluluğunu alıyor muyum.  Gördüğüm her şeyden  şikayet mi ediyorum yoksa gördüğüm her şey benim bir parçam deyip kendimi değiştirmeye mi çalışıyorum. Korktuğumda, kızdığımda, öfkelendiğimde ya da güvensiz hissettiğimde bu küçük kalbi kapattım ve ne olursa olsun güvenlik nedeniyle kalbimi kimselere açmıyorum. Kötüyü hissetmeyeyim ve daha fazla acı çekmeyeyim diye hissetmeyi bıraktığımızda neşeyi de keyfi de sevgiyi de hissetmeyi bıraktık. Korunaklı limanlarımızda hissetmeden yaşar hale geldik. Bu da hep negatifi deneyimlemeyi bize getirdi. Kalbimizi açtığımızda ve yeniden dibine kadar acıyı da mutluluğu da hissetmeye başladığımızda o içimizdeki küçük neşeli çocuk ortaya çıkmaya karar veriyor. Sizinle oyunlar oynuyor ve hayatın keyifli yanını size gösteriyor. O zaman bu hayattaki deneyimler de değişiyor. Algılar değişiyor. Hayatın anlamı değişiyor. Bir tek senin değişmenle de dünyanın frekansı senin değişim oranına göre değişiyor. Şimdi bir düşün belki bugün kötülüğü, haksızlığı bitiremeyiz ama kendi frekansımızı değiştirebiliriz. Herkes bunu yaptığında da çocuklarımız daha güzel bir dünya da yaşıyor olacak. Yaşanan bunca olumsuzluk içinde sen dengede kalabilirsen inan bana aydınlık kazanacak. Birlik olacak, ötekileştirdiğimiz insan da da bizim bir parçamız olduğu, çocuğumuz tehlikeye girdiğinde bizim de bir katile dönüşebileceğiz fikri göz ardı edilmemeli. 2017 yılı bizim parçamız olan etrafımızdaki aynalara bakma ve kendimizi görme yılı, sorumluluk alma yılı. Gölge yanlarımızı fark etme ve kabul etme yılı. Kızdığımız, sinirlendiğimiz birinde de bizden bir parça var, güzel bir özelliğini gördüğümüz birinde de bizden bir parça var.

Aynalara bakmak ve içimizdeki ilahi çocuğu keşfetmek dileğiyle….

Sevgi,nefes,ışık ve aşkla…