20 Ağustos 2019 Salı

Hayatin Kurallari


Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Bu yazı, yapmayı düşündüğüm bir çalışmadan esinlenerek doğdu. Hayatı daha kolay ve neşeli nasıl yaşarız? sorusundan ortaya çıktı.Bana göre hayat bir oyun, her oyunda olduğu gibi bu oyunda da kuralları bilirsek oyunu daha keyifli hale getirebiliriz. Hiç birimiz bu hayata eziyet çekmeye gelmedik, hepimizin hedefi kolaylıkla ve rahatlıkla ve keyifle, sıkıntı çekmeden yaşamak, peki ama nasıl olacak bu? Bunun için birincisi oyun alanı içinde olmak lazım. Yani seçimlerimize özen göstermemiz gerekiyor. Çünkü hayatımızı seçimlerimizle biz yaratıyoruz. Bugün neyi seçersek farkında olarak ya da olmadan yarın onu yaşıyoruz. Hayatın içinde olmak demek, karşımıza çıkan deneyimlerde kendi seçimlerimizi kendi istediğimiz doğrultuda yapabilmek demek. İkinci kural düşüncelerimiz, mutlaka düşüncelerimizi eğitmemiz gerekli. Ufak bir pratikle bu mümkün. Her an aklımızdan geçen düşüncelerden sorumluyuz. Negatif bir cümle kurduğumuzda her fark ettiğimizde bunu pozitife çevirirsek, bir süre sonra beyin negatif cümle kurmayı bırakıyor. Üçüncü kural bizi hasta eden şeyin duygu ve düşüncelerimiz olduğu gerçeğini kabul etmek, hastalıklar bizim için işaretler aslında. Eğer siz herhangi bir duruma üzülmez, kızmaz, sinirlenmez iseniz, hasta da olmazsınız.Bu konu hakkında milyonlarca yazı ve kanıt bulabilirsiniz. Bizi hasta eden negatif duygu ve düşüncelerimizdir. En ufak bir baş ağrısı bile nedensiz değildir. Hastalıktan biraz öncesine dönüp, neyin bizi üzdüğünü bulmaya gayret edersek, hastalıkta o anda şifalanmaya başlayacaktır, çünkü size uyarısını yapmış, görevini tamamlamıştır. Gelelim dördüncü ve en önemli kurala, bu kural hissetmek. Bu ne demek canım hissetmiyor muyuz deyişinizi duyar gibiyim. Evet hissetmiyoruz. Çoğumuz çocukluktan bu yana öyle durumların içinden geçiyoruz ki kalbimizi sıkı sıkı kapatıyoruz, daha fazla üzülmemek, incinmemek için oyundan çıkıyoruz bir bakıma. Kocaman bir duvar örüyoruz kendimizle dünyanın arasına ve zannediyoruz ki işte tamam kendimizi en güçlü korumaya aldık, maalesef bu kendimize kurduğumuz kocaman bir yalan dünya. Oyunun içinde olmak için hissetmek gerekli, canımızın daha da çok acıyacağını bilsek bile hissetmek. Bu dünyadan keyif almamızı sağlayacak ve hayatı kolaylaştıracak sihirli değnek zihnimiz değil kalbimiz. Eğer biz kalbimizi canımız acımasın diye kapatırsak ve hissetmemeyi seçip duvarlar örersek yaşamla aramıza, yaşamı daha da zorlaştırırız. Hissetmeniz gereken his korku da olsa, sevgisizlik de olsa, aldatılmak da olsa ancak tüm kalbinizle hissederek bu deneyimi bütünleyebilirsiniz. İnsanların bizi sevmesini istiyorsak öncelikle sevgiyi hissedebilmemiz için kalbimizi güvenerek açmak gerekir. Zaten öyle çok yaraladı ki hayat sizi, inanın daha kötü bir deneyim bile ancak eskisi kadar üzebilir. Neşeli yaşamak için önce neşeyi hissetmek gerek. Beşinci kuralımız ise ayna kuralı, dışarıda gördüğümüz herkes bize bizi yansıtmakta. Kızdığımız adamda, yöneticilerimizde, iş arkadaşlarımızda, annemiz,babamız hatta küçücük çocuğumuz bile. Biz öfkeli isek ufacık çocuk bile o kadar öfkelidir ki, dersiniz nasıl bu küçücük çocukta bu kadar öfke olabilir. Siz sevgi frekansında iseniz, karşılaştığınız insanlarda aynı iyilikte ve şevkatte olacaktır. Dışarıda gördüğünüz bunca kötülük sakın ola bende yok demeyin, bununla ilgili derin içsel çalışmalar yapıldığında net olarak görülecektir ki dışarısı bizim yansımamız dır. Altıncı kural frekans kuralı. Hepimiz radyo dalgaları gibi belli bir frekansda titreşiyoruz, ayrıca isteklerimizin de bir frekansı var. Biz aynı frekansda olduğumuz insanlar ve olaylarla karşılaşıyoruz. Eğer istediğimiz dileğin frekansı bizim frekansımıza eşit değilse ne kadar istersek isteyelim o dileği gerçekleştiremiyoruz. O nedenle frekansımızı yükseltecek tekniklerle arınmalıyız ki isteklerimize daha kolay ve hızlı erişebilelim. Ayrıca biraz araştırırsanız her duygunun da bir frekansı olduğunu göreceksiniz. Öfke, kızgınlık gibi olumsuz duyguların frekansı çok düşükken sevgi, merhamet, neşe gibi olumlu duyguların frekansı çok yüksektir. Bu oyunda kaybetmek yok ama frekansınızı yükselterek olumlu duyguları daha kolaylıkla deneyimleyebilir, hep neşe ve sevgi frekansında hayatı sürdürebilirsiniz. Bunlar benim yolculuğumda hayatımı kolaylaştıran ve bu oyunu anlamamı sağlayan kurallar. Eminim bir başkası için daha nice kural vardır. Bir yerden başlamak gerek diye düşünürsek kolay ve uygulanabilir bu kuralları hayatımıza almakla başlayabiliriz. Yolculuğunuza ışık olabilmesi dileğiyle.

Sevgi, nefes, ışık ve aşkla
Demet Ergin Boran
Miracles of Breath