21 Haziran 2013 Cuma

Çığlık

İçimde sınırsız ve sessiz çığlıklar, nefesim daralıyor, boğazımda bir düğüm. Aklımda salak saçma sorular geçiyor. Neden bazı insanların hayatları daha doğar doğmaz garip isimler alarak zorlaşır. Karma varsa ve adımızı, annemizi, babamızı seçiyorsak. Daha ilk baştan adını çok garip seçerek,sürekli bu rahatsızlıkla yaşamayı neden seçer bir ruh?Neden hayat mücadelesine daha doğduğu anda adıyla başlar?Sonra düşünüyorum bu onun seçimi, onun karması diyorum. Sen kendi yoluna ve zorluklarına bak.Sorularımı kendime çeviriyorum.Önce kendimi çok başarısız görüyorum, neden olmadı, nerede yanlış yapıyorum diyorum. Sonra gözüm bir camdaki yangın merdiveninin resmine takılıyor ve aslında  o kadar da başarısız değilim,kendime haksızlık ediyorum diyorum. En azından başladığım yerde değilim, çıktığım her basamak benim kazancım. Evet daha önümde devam eden basamaklar var. Sadece bu basamaklara baktıkça tek dileğim neşeyle ve sevgiyle çıkmak ve yola devam etmek.Hayattan keyif alarak da ilahi bir varlık olduğumu keşfedebileceğimi biliyorum ve buna niyet ediyorum.

Ruh iken bedenlenip insan olmayı seçip bu dünyaya geliyoruz ve neyi deneyimlememiz gerekiyorsa ( koşulsuz sevgi, teslimiyet, güç ) bir hengameye kapılıp gidiyoruz. Şimdi geldiğim noktada fark ediyorum ki asıl olay yolun ve yolculuğun ta kendisi. Evet öğreniyoruz ve Mevlana'nın dediği gibi hiç bir gün bir öncekinin aynısı olmuyor.Ancak kendimizi hırpalayarak öğrenmek değil, gittiğimiz yolda keyifle, neşeyle yürümek aslolan. Her şey bizim seçimimiz ve ne seçersek onu yaşıyoruz. Bunu çok net görebiliyorum. Hala neden bazı olaylarda zoru ve çabayı seçtiğimi çözemiyorum. Bu bir çığlık olarak içimde yankılanıyor. Herkes neyin var diyor, ben birşey yok diye geçiştiriyorum.Bazen birilerini arayıp akıl danışayım diyorum sonra aslında çözümün bende, benim içimde olduğunu bile bile başkalarına sormak saçma geliyor. Ne içimdeki çığlığı susturabiliyorum bu aralar ne de çözüm üretebiliyorum. Eminim işaretler bile var etrafımda onları da fark etmiyorum.Yolu neşeyle yürümek gerekiyor biliyorum ancak neşeyi nerede bulup da yola dahil edeceğimi bilemiyorum.Kendimi sevmem ve değer vermem gerektiğini biliyorum.Nasıl kendimi severim ,sevmek nasıl bir duygu bazen onu bile hatırlamıyorum.Sanki içimdeki sevgi kalbimin hiç bilmediğim bir köşesine saklandı ve benimle saklambaç oynuyor. Bugüne kadar bildiğim hiçbir şeye benzemiyor diyor, beni önce bul sonra yeniden keşfet diyor.Aşık olduğum, yeğenimin dünyaya geldiği,evlendiğim zamanı,balayımı,babamı hatırlıyorum, tüm güzel anları gözümün önüne getiriyorum hatırlamak için ama nafile. Hiç bir yöntem onu sakladığı yerden çıkarmama yardımcı olmuyor.Sonra kendime kızıyorum. Beceriksiz diyorum, bu kadar şey biliyorsun ve hala gelip bir yerde tökezliyorsun. İsteklerime sahip olma gücü ben de biliyorum, eyleme geçirirken bilmek kadar kolay olmadığını görüyorum. İçimdeki sessiz çığlığı bir tek sevgi yok eder biliyorum ve bu saklambaç oyununda yüze kadar saydım şimdi sıra sevgiyi bulup sobelemekte. Kolaylıkla, sağlıkla, dengeyle olsun diyorum. Mutluluğu hak ediyor ve mutlu olmak için kendime izin veriyorum. Şimdi yolumda neşeyle yürümeyi seçiyorum ki öyle zaten.

Sevgi, nefes ve ışıkla.

20 Haziran 2013 Perşembe

Sabır ve tahammül

Yine İndigo Dergisi ve yine süper bir yazıyla başbaşa bırakıyorum sizi.Yazarımız Özgül Süsler'e de bu farkındalığı yaşattığı için yürekten bir teşekkür ediyorum.


http://indigodergisi.com/2013/03/sabir-ve-tahammul-arasindaki-ince-cizgi/


Sevgi,nefes ve ışıkla.