30 Nisan 2019 Salı

Bedene İsyan



İkizlerimden Melisa sürekli bana " ama ben de uçmak istiyorum, neden biz uçamıyoruz ki" diyor son zamanlarda. Bu yazıyı yazmak farz oldu yani. Aklında uçma fikri olan her ruha farkındalık olsun inşallah. Ben de kızım gibiyim aslında hep uçmak istedim, kuşlara özendim, neden biz özgürce ucamıyoruz dedim, hep onların havada olmasını, istediği yere gitmesini hayranlıkla ve biraz da hasetle izledim. Yaptığım ruhsal çalışmaların sonunda fark ettim ki aslında isyanım bedenimeydi. Ben en başından beri farkında bir ruhtum ve isyanım koca bir ruh olarak bu bedenin içine sıkışmayaydı. Oysa bedenim beni, bana rağmen yıllarca mükemmel bir şekilde taşımıştı. Ben kızgın bir çocuk gibi onu kabul etmeyi hep reddettim. Bedenimizi kabul etmeyince ne mi oluyor, hiç ayaklarımız yere sağlam basmıyor, elimiz kolumuz bir şeye kalkmıyor, hep bir tembellik hali. Çocukluğumdan beri en sik duyduğum kelimedir tembel. Hep tembel derlerdi bana, ben bunun benim gölge yanım olduğunu biliyordum ama bana nasıl bir farkındalık kattığını bir türlü bulamıyordum. Tembeldim çünkü ancak ilgimi çeken konularda istek ve azmim vardı. Dünya isleri bana gore değildi. İnsan olmak, insan bedeninde yüksek farkındalıkla yasamak, hep zor geldi. Oysa ki bu dünyaya herkesin bir geliş amacı var. Bedeninizi kabul etmeyince, sorumluluk da almıyorsunuz. Çünkü sorumluluk önce bu dünyada var olmakla başlıyor. Ayaklarınız yere basacak, bizim tabirle kökleneceksiniz ki, gelis amacınızı yerine getirmek için sorumluluk alasınız. Başka bir bilinç boyutunda dünyaya gelince dünya saçmasapan bir yer gibi geliyor, diğer insanların davranışlarını anlayamıyorsun, istemediğin şeyleri yapmak zorunda olmayı anlamıyorsun, bir dolu şeye anlam veremiyorsun. En sonunda da o çocuk aklınla ben farklıyım, farklılıklarımla yasayamayacağım ortada çünkü kimse beni anlamıyor, en iyisi ben de herkes gibi davranmaya çalışayım, insan rolü yapayım diyorsun. Bu oyun yıllarca sürüp gidiyor taki kendi renklerini keşfedene, kendi hediyelerini bulana kadar. Bu oyun zor bir oyun. Yükleri ağır, yıllarca böyle yasamak hem bedene hem ruha eziyet. Kelebeğin hikayesi hep bana ilginç gelmiştir. Kendi DNA sını yüzde yüz dönüstürebilen bir canlı. Tırtılken sadece kendi çabasıyla muhtesem bir kelebeğe donüşüyor. Yürürken uçabilmeye başlıyor. Iyice yakindan bakarsaniz gövdesi insani andırır kanatları da insanin ucabilecegini gösterir bize. Evet hep kanatlarım var, göremiyorum,kullanamıyorum ama var biliyorum hissini taşıdım. Bugun biliyorum ki o kanatlar kalbimiz " Kanatlarimiz Kalbimiz" slogani anda bugun cikan bir sey ve benim gibi yasayanlar için cok da anlamlı olduğunu tüm kalbimle biliyorum. Kalbimizin sesini dinlersek, ona kulak verirsek, bu bedende bile bizi uçuracak güce sahip oluruz. Herkesin kanatlarını keşfettigi bir bilinç seviyesinde buluşmak dilegiyle.
Sevgi,nefes,isik ve askla

Demet Ergin Boran