25 Nisan 2014 Cuma

Maskelerimiz

Maskelerimiz, kendimize bile itiraf edemediğimiz korkularımız, utançlarımız, kızgınlıklarımız. Her bir maskemiz, bir taraftan etrafa karşı bizi korurken bir taraftan da omuzlarımızda ağır bir yük aslında. Ne kadar çok maskemiz varsa o kadar içimizdeki masum çocuktan uzağız ve özümüzle aramızda mesafeler o kadar çok. Kendimiz gibi olmayı unutalı yıllar oldu. Durumlara, ortamlara ve yanımızdaki kişilere göre davranışlar sergiliyoruz ve bu da bizi bizden uzaklaştırıyor. Bir bakıyoruz ki kendimiz olmaktan, özümüz gibi davranmaktan çıkmışız. Nabza göre şerbet veren, insanlar kırılmasın, üzülmesin diye rolden role giren birisi olup çıkmışız. Biz bile bazen kendimizi tanıyamaz hale geliyoruz. İşte transformal nefes tam da bu süreçte devreye giriyor, istemediğimiz bize fazlalık gelen tüm maskelerimizi, kolaylıkla, korkmadan teker teker çıkarmamıza yardımcı oluyor. Maskeler çıktıkça çıplak kalacağız ve aynı biz olmayacağız korkusunu da bir kenara bırakabilirsek, eğer her maskemiz çıktıkğında omuzlarımızdan kocaman yükler kalkıyor. Hafifliyoruz, hafifliyoruz ve hafifliyoruz. Sonra dönüp bakınca ne kadar çok yük taşımışız gereksizce diye düşünüyoruz. Kendi kendimi koruma kisvesi altında ne kadar çok yük biriktirmişim. Aslında hiçbirine gerek yokmuş. Sadece olduğum kişi olmaktan memnun olsam hiç bir maskeye gerek yok . Ne insanları mutlu etme çabası, ne  onları mutlu ederken kendimizi unutmamız hepsinin özünde sadece biz varız. Bu dünyaya gelmeyi ve mutlu olmayı seçtik, en iyi bildiğimiz şey olan koşulsuz sevgi bize unutturuldu ve zannettik ki kendimizden vazgeçersek,herkes bizi çok sever. Yıllarca bunun için bir sürü maskeler edindik, insanların bizi sevmesi için türlü türlü davranışlar, türlü türlü maskeler. Şimdi geldiğimiz noktada ise istediğimiz her şeyi satın alabilecek güce sahibiz, etrafımızla yığında sahte, çeşit çeşit maskeleri olan insan toplulukları ve mutsuzluk, koca bir hiç aslında. Fark etmemiz gereken , aslolan bizi, içimizdeki çocuğu tekrar yeni baştan keşfetmek. Neleri gerçekten severek yapar, kimlerle gerçekten yürekten birlikte olmak ister, hangi cümlelerle kendini sevgiyle ifade eder, gerçekten kızınca etrafına aldırmadan nasıl kızgınlığını ifade eder, bunları tekrar tekrar düşünmeli ve özgür irademizle bir seçim yapmalıyız. Evet yıllarca üzerimize yapışmış ve bizi koruyan maskelerden kurtulmamız çok kolay değil ama çok zor da değil. Eğer çok istersek ve bunu seçersek, gerçekleştirmek ve içimizdeki saf çocuğa ulaşmak an meselesi. Kendimizi koruduğumuzu zannettiğimiz maskelerimiz çıkınca belki de etrafımızda eskisinden daha az insan kalacak belli olmaz. İnanın bana kalanlarda gerçekten koşulsuzca her zaman yanınızda olan kişiler olacak. Maskesiz hayat, yüklerden arınmış bir ben ve mükafat olarak da neşenin hayatın her alanında hakim olması demek. Etrafımızdakiler bizim oynadığımız rollerle bizi çok seveceklerine, saf kendimiz olarak mutlu olmak daha iyi bir seçim. Nefes almak aldığımız her nefesle yenilenmek ve artık maskelere ihtiyacımız olmadığını keşfetmek. Her bir maskemiz düştüğünde ve biraz daha kendimiz olduğumuzda, daha sakin, dingin ve neşeli bir hayat. Ne dersiniz gerçekten maskelere ihtiyacımız var mı , bunca yıl bu maskelerle yaşadık ve sonuç ortada. Dışarıda görünen bambaşka bir kişilik ve içerde kendinle baş başa kaldığında, kendine bile itiraf edemediğin bambaşka bir sen. Dışarıda çok güçlü, eğlenceli bir sen, yalnızken aslında ne de güçsüz ve kırılgan bir sen. Sesinizi duyar gibiyim güçlüyü oynamaktan neden vazgeçeyim ki , kör topal idare ediyorum maskelerimle. Kırılgan ve güçsüz olmayı seçmek beni nasıl mutlu edecek. Başta mutlu etmeyecek evet, gördüğünüz ve yüzleştiğiniz kendinizden pek de memnun kalmayacaksınız. Ama inanın bu güzel ve özel bir başlangıç. Yolculuk ilerlediğinde neden kırılgan olduğunuzu ya da ne yaşadınız da böyle güçsüz kaldığınızı bulmaya başlayacaksınız. Siz asıl karşılaştığınız, içerlerde bir yerlerde savunmasızca keifedilmeyi bekleyen sizin duygu durumunu inceledikçe ve hangi davranışınızın neden kaynaklandığını keşfettikçe, yeni bir siz ortaya çıkacak ve inanın bana o siz gerçekten güçlü, özgüvenli ve neşeli bir siz olacak. Artık sizin sevilmek ve fark edilmek için bir şey yapmanıza gerek kalmadan kendi özünüzü olduğu gibi maskesiz  ifade etmenin yaydığı ışığa herkes koşarak gelecektir. İnanın bana maskelere ihtiyacımız yok, biz olduğumuz gibi ve saf halimizle zaten tam ve mükemmeliz. İçimizdeki sesi dinlediğimzde nelere nasıl davranacağını bilen, gerçekten nerede en çok olmak isterse orada ve olmak istediği kişilerle birlikte olan , gerçek benle karşılaşma vakti geldi. Artık dünyaya gelen ve hepimizi etkileyen enerjilerde zaten eskisi gibi yıllarca maskelerle dolaşmamıza izin vermeyecek kadar çok yükseldi. Herkes maskelerini ya sevgiyle bırakacak ya da evren onlara maskelerinden arınmaları için güzel sürprizler hazırlayacak. Bu değişimin nefesle, neşeyle  ve keyifle olması dileğiyle.

Sevgi, nefes, ışık ve aşkla...

24 Nisan 2014 Perşembe

Şifadan Kaçmak




Bu konu nereden aklıma geldi ve insan neden şifadan kaçsın ki diyebilirsiniz. Bunu ilk nefes seanslarından sonra genellikle yaşayabiliyoruz, bende nedenlerini biraz açmak ve sizlerle paylaşmak istedim. Yaptığımız transformal nefes yani dönüşüm nefesi ile aslında biz kendimizi dönüştürme yolculuğuna başlamış oluyoruz. Bilinçaltına bir çomak sokuyoruz ve bilerek ya da bilmeyerek  koltuğun altına saklamış olduğumuz ve yıllarca dokunmadığımız tozları temizlemeye karar veriyoruz. Bu kadar kararlıyken nefes seansı sonunda ne oluyor da önümüze sürekli engeller çıkıyor ve ikinci seansa bir türlü gelemiyoruz. Siz değişmeye karar verdiğinizde bilinçaltı aslında bunu pek istemez , çünkü sizi ele geçirmiş ve yıllardır ipler onun elindedir. Siz kendi istediklerinizi değil aslında biriktirdiğiniz duyguların isteklerini gerçekleştirirsiniz ve buna o kadar çok alışmışızdır ki, burası sizin güvenli alanınızdır. Mevcut durumda başımıza ne geleceğini ve nelerle karşılaşabileceğimizi adımız gibi biliriz, hepsine ait de çözümlerimiz vardır. Değişmeye ve dönüşmeye karar verdiğimizde ise güvenli alandan çıkarız. Bu da bilinç altının pek istediği bir şey değildir. Çünkü biz bu seansa gelene kadar onun bizi yönettiğini bilmiyorduk ve seans sonunda bir uykudan uyanarak fark ettik ki aslında dünya hiç de bizim düşündüğümüz gibi değilmiş. Nefes seansları sonucunda daha güzel bir hayatın bizi beklediğini bilsek de , burası bilmediğimiz sulardır ve değişim bizim için tehlikelidir. Çünkü hayatımızda nelerin değişeceğini ve ne şekilde değişeceğini bilmemek bizi korkutur. Yani biz bilinmeyenden korkarız aslında . Bilinmeyenden korktuğumuz için de ikinci bir nefes seansına gitmememiz için  bilinçaltımız bize çeşitli oyunlar oynar. Kalbimizin bir tarafı güzel günlerin bizi beklediğini düşünse de diğer tarafımız aman şimdi kurulu düzeni kim bozacak diye bizi ikna etmeye çalışır. Elimizin altında inanılmaz güçlü bir şifa aracı vardır ve bizi değiştireceği kesindir fakat biz nasıl bir değişim süreci içine girdiğimizi bilmediğimizden, korkularımıza yeniliriz. Bu çok doğaldır aslında. Her gün gittiğimiz yolda ( mesala sabahları işe giderken, beynimiz yolu ezberlemiştir ve biz bazen farkında bile olmadan işe gelmiş oluruz ) nasıl güvenle ilerlemek ve ilk kez gideceğimiz adreste yolu ya bulamazsam, ya  kaybolursam telaşı yaşamak kadar doğaldır. Nefes bilmediğimiz bir yolculuğa çıkarır bizi ve biz daha iyiden korkarız . Benimde aklıma hep Şems-i Tebirizi'nin '' Hakkın karşısına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını '' sözü gelir. Güvenli alandan çıkmak istemeyiz, hayatın kontrolünü bırakmak istemeyiz, çünkü yıllardır böyle alışmışızdır, böylesi daha tanıdık ve güvenlidir. Tabii biz buna inandığımızda bilinçaltı da devreye girer ve bizi doğrular. Biz zaten içimizde gitsem mi gitmesem mi ikilemini yaşarken o da gitme canım ne gerek var düzeni bozmaya diyerek bize çeşitli bahaneler sunar. İşte tam da gitmek istemediğimiz anda tekrar tekrar düşünmesi gerekilen gerçekten, her şeye rağmen hayatımda bir şeyleri değiştirmek istiyor muyum sorusudur . Hayatım daha iyi ye doğru değişse neler kaybederim, neler kazanırım. Ben dertlerimle mutluyum ve bu konumda devam mı etmek istiyorum yoksa bu güçlü dönüşüm tekniği ile negatif duygularımı pozitife çevirerek şu anda benim için sorun olan şeylerin sorun olmaktan çıkmasını mı seçmeliyim. Neşe, mutluluk, huzur bunlar bizim içimizde sakladığımız ve adlarını bile unuttuğumuz duygular. Nefesle yapılansa stresi, bıkkınlığı, yorgunluğu, mutsuzluğu dönüştürerek daha çok neşede olmak ,daha çok huzurda kalmak. Böyle bir değişimin kime ne zararı olabilir ki . Siz değiştikçe ve frekansınız yükseldikçe evde eşiniz,çocuğunuz. iş yerinde arkadaşlarınız hepsinin frekansının yükselmesini sağlayacaksınız. İlk nefes seansından sonra önünüzde bir kapı açılır ve iki seçeneğiniz vardır ya nefese devam eder, o kapıdan ilerleriz yolda aslında bizim için hazırlanmış ve unuttuğumuz güzellikleri tek tek keşfederiz ya da mevcut hayatımıza kaldığı yerden devam ederiz. Ancak kalbimiz bilir ki bir yerlerde kafamızdaki düşüncelerimizi, endişelerimizi temize çekecek bir yöntem var , hem de bizim içimizde, nefesimizde. Ruhumuz değişim isterken, zihnimiz değişim istemez. Yıllarca zihnimizle yaşadık, zihnimizle karar verdik. Sonuçları ortada işte. Başarılı işler yapıyoruz, istediğimizi satın alacak paramız var ancak yine de herkesin hayatında eksik bir şeyler var. Zihnimiz bizi mutlu, neşeli , hayattan keyif alan insanlar haline ne yazık ki getiremedi. Şimdi bir de ruhun sesini dinlemek de fayda var diye düşünüyorum. Ona kulak verdiğimizde o her birimize aslında ne yaparsak mutlu olacağımızı fısıldıyor. Bizim ise tek yapmamız gereken kendi nefesimizle, kendi ruhumuzun sesini duyabilir hale gelmek. İşte bu kadar kolay . Nefes almak, ruhumuzla vakit geçirmek demek, onu duymak, onu anlamak, nelere üzülmüş ,nelere kırılmış fark etmek. Puzzle'ın parçalarını her seansta biraz daha tamamlamak , bu dünya da bu hayatta neden varım, ne yapmaya geldim keşfetmek. Seçim sizin, nefes almak ya da düzeni bozmamak. İnanın bana hayatınızın altı üstünden daha eğlenceli . Bu yolculuğa çıktığım günden beri hiç bir gün bir öncekinin aynısı değil evet ama keşfettiğim inanılmaz keyifli ve hayat akıntıya kürek çekmeyince çok daha kolay.

her şey

Sevgi, nefes, ışık ve aşkla ...