30 Ocak 2014 Perşembe

Anlar Vardır


Bugün derki.com internet sitesinden bahsetmek istiyorum ve orada yayınlanan çok beğendiğim bir yazıyıda paylaşacağım. Derki.com  mistik, ezoterik, yaşama dair , astroloji , ruhsal yazıların paylaşıldığı birbirinden değerleri ve bu işe gönül vermiş yazarların bulunduğu ve daha önce de bahsettiğim Hasan Sonsuz Çeliktaş'ın oluşturduğu güzel bir portal. her daim yeni yazılarında yeni şeyler keşfedebildiğiniz ve hayatı anlamlandırmanıza yardımcı olacak bir sürü bilgi mevcut. Her yeni yazısını takip ettiğim bir site. aşağıdaki linkde de sevdiğim bir yazıyı , Cem Şen'e ait olan bir yazıyı bulacaksınız. Yazı bana şu anda tam ve mükemmel olduğumu , olduğumun en iyisinin bu olduğunu ve şu anda bundan daha iyi bir benin olmadığını tekrar hatırlattı. Kendimi kusurlarımla kabul etmeyi, sevmeyi hatırlattı. Bu fotoğrafda yazının kendi fotoğrafı .

Sevgi, nefes, ışık ve aşkla ...




http://www.derki.com/ruhsallik/anlar-vardir

29 Ocak 2014 Çarşamba

Bilinçaltı

Bu yazı maillle geldiği için kaynağını bilmiyorum ancak hazırlayana sonsuz teşekkürlerimle yayınlıyorum. Çünkü bir çok kavramı bir arada ve herkesin anlayabileceği bir dille açıklamış. Bende yazana sevgi göndererek, teşeşkkürlerimi sunarak paylaşıyorum. Bir not iletmek isterim,bu sayfada paylaştıklarım genelde deneyimlediğim yöntemler ve kendi farkındalıklarım,bu yazının sonlarında geçen gümüş Mor Alevle ilgili herhangi bir deneyimim ve bilgim yoktur.Yazıyı okuyanların ilgilendikleri takdirde ayrıca araştırmalarını tavsiye ederim.

BİLİNÇALTI'NIN YASASI

Evren yasalarla yönetilir. Başarı yasa ile yönetilir. Sizin bilinç altınızda yasa ile yönetilir. Bilinç altımızın yasası inanç yasasıdır. Birçok kendine yardım kitabı ve motivasyon hocaları inancın gücünden bahseder. Ortaya koydukları genel mesaj, Napoleon Hill’in söylediği gibidir... “aklınız neyi kabul edip inanıyorsa, onu gerçekleştirebilir” Aklınızın inandığı her şeyi gerçekleştirebileceği doğru mudur yoksa motivasyonel bir yalan mıdır ?Bu benim bir kendine yardım kitabını okuduktan ve başarı seminerlerine katıldıktan sonra kendime sorduğum soruydu. Kendime ayrıca “ eğer ben sansız doğduysam”, “başarılı olmak kaderimde yoksa” gibi soruları da sordum.
İnanç kavramım Dr.Joe Vitale’nin Ruhsal Pazarlama adlı kitabını okuyunca değişti. Aslında “aklımız neyi kavrayıp inanıyorsa, onu gerçekleştirebilir “ yerine “ bilinçli aklınızın kavrayıp, bilinçaltınızın inandığı gerçekleşir” demek gerekir. Bu sizin bilinçaltınızın gücüdür.

İşte sebebi;

Bilinç altımız mıknatıs gibidir. Kendi inançlarını yansıtan şeyleri çeker. Açıkçası, bilinç altımızda belli bir inanç varsa, bilinçaltımız bu inanca uygun titreşimler yaratır ve bunu yansıtan veya buna uyan olayları ve insanları kendine çeker. Buna Evrensel Titreşim ve Çekim Yasası denir. Siz inansanız da.. İnanmasanız da nasıl yerçekimi yasası varsa bu yasa da vardır. Bu yasa sizi inansanız da inanmasanız da etkiler.


Eğer bilinçaltınız yaşamınızın zor geçeceğine inanırsa,gerçekten yaşamınız zor olacaktır.Karşılaşacağınız olaylar ve insanlar hayatımızı zorlaştıracaktır. Eğer bilinçaltımız paranın zor kazanılacağına inanırsa ,para zor kazanılacaktır.Para kazanmakta zorluk çekiyorsanız, bilin ki bilinçaltınız paranın kolay kazanılmadığına inandığı içindir.Karşınıza çıkan fırsatlar para kazanmak için insan üstü çaba göstermeniz gerekenler olacaktır.


Yukarıdaki paragrafı başka sözcüklerle anlatayım. Yaşamınız zorsa, bunun sebebi bilinçaltınızın yaşamın zor olduğuna inanmasıdır.Para kazanmakta zorluk çekiyorsanız sebebi bilinç altınızın paranın zor kazanılacağına olan inancıdır.
Zor geçen yaşamınız veya maddi durumunuzla ilgili başka hiçbir kimseyi suçlamanıza gerek ve neden yoktur.


Burada anlatmaya çalıştığım şudur; “Sizin gerçeklerinizi Sizin bilinç altınız yaratır.” Hayata başarılı olabilmesi için kişinin tamamen ve adamakıllı anlaması gereken en önemli değiştir.
Biz bilincimizin gücünü bir fikri kavramak için ,bilinçaltımızın gücünü ise sonuca ulaşmak için kullanırız. Birçok kişi bunun tersini yapar. Bilinçlerini neticeye ulaşmak için kullanırlar,buda genellikle stress ve endişe yaratır. Bu bilinç gücümüzle,bilinç altı gücümüzü kullanımdaki farktır.
Şimdi bilinçaltımızın ne olduğunla ilgili bir benzetme vereyim. Bilinçaltınız bilgisayarınızın hard diski gibidir.Ekranda gördüğünüz ise sizin gerçeğiniz veya yaşantınızdır.
Ekrandaki bilginin nereden geldiğini kendinize sorun.Hard diskten gelmesi gerekir değilmi? Eğer bilgisayar ekranı sizin gerçeğinizi gösteriyorsa, bu nereden geliyor? Bu benzetmeye göre sizin bilinçaltınızdan .


Söylemek istediğim, sizin gerçeğiniz veya deney imlemekte olduğunuz yaşam, bilinçaltınızdaki inançlarınızın bir yansımadır.Birçok insan sıkça iş değiştirmelerine rağmen ,nereye giderlerse gitsinler aynı sorunlarla karşılaştıklarının farkına varırlar.Anlamadıkları ise, dışsal şartları değiştirmek yerine içinizdeki inançları değiştirmek gerektiğidir. İnançlarını değiştirince, yeni insanlar ve yeni işlere çekim hissedecekler; dünyaları da bilinçaltındaki inançlarının değişimine paralel olacaktır.
Seminerlerime katılanlara inançların gerçekleri yarattığını söylediğim zaman, aldığım olumsuz tepkiler “içinde bulunduğum gerçekliğe inanmıyorum ama neden hala başıma geliyor “ şeklinde olur. Anlamamız gereken şudur; sizin gerçeğinizi yaratan inancın ne olduğuna siz karar veremezsiniz bilinçaltınız verir.Birkaç kitap okuyunca hayatınızın bolluk içinde olduğuna inanmaya başlayabilirsiniz. Ama bilinçaltınız ikna olmamış olabilir.



Peki, bilinçaltınızın neye inandığını nasıl bileceksiniz?
Cevap oldukça basit. Gerçekliğinize bakın!
Sizin gerçeğiniz hayatınızın aynasıdır. İçinizdeki inançları yansıtır. Eğer gerçekliğinizi sürekli olarak bilinçaltınızdaki inançları tekrar programlamada kılavuzu olarak kullanırsanız, hayatınızın asla aynı kalmayacağını garanti ederim..


SEZGİ

Bilinçaltınız sizinle konuşabilir mi?
Evet. Sezgileriniz aracılığıyla.
Bilinçaltınızdan rehberlik veya yardım istediğinizde,belli bir işi yapmak için bir dürtü,bir ilham veya önsezi hissedersiniz.

Cevabı rüyanızda veya aklınıza birden geliveren bir imge ile görebilirsiniz.Sezgisel olarak,size bir mesaj olduğunu anlarsınız.

İçinizden bir kitap okumak veya biri ile konuşmak geçer,cevapları buralarda bulursunuz.

Bilinçaltından,değişik insanlar değişik seçilmiş veya doğal yöntemlerle mesaj alırlar.Kimi his,kimi görsel,kimi duyum formundadır.
Bu konularda uzman değilsem de bazı tecrübelerimden bahsedebilirim.Ben genellikle mesajlarımı içimin sesinden dışsal olaylarla alırım. Eğer bilinçaltımı programlarsam,rüyalar şeklinde cevaplar da alırım.

Meditasyonun, sizin bilinçaltınızla olan iletişimi geliştirildiğine inanıyorum. Ne kadar fazla meditasyon yaparsanız sezginiz o kadar gelişir.

Bilinçaltınızdan mesaj almanın yolu şudur; Etrafınızda olup bitenlere duyarlı olun ve kendinize,hislerinize ve içinizin sesine güvenin.

Şu anda sezginin çok özel veya ruhsal olduğunu düşünebilirsiniz. Aslında öyle değildir. Harvard Business Scholl dan Prof. Dr. Isenberg, karar verme teknikleri üzerine 2 yıllık bir çalışmada,üst kademe yöneticilerinin %80 inin karmaşık ve insanlarla ilgili kararlarında sezgilerini kullanmayı tercih ettiklerini keşfetti. Başarılı iş adamlarına nasıl karar aldıklarını sorun. Çoğu içgüdülerini söylemişlerdir.
İçgüdü nedir? Sizin sezginizdir.

Sezgi günlük değerlendirme sürecinin bir parçası olmalıdır. Siz onu kullandıkça ve güvendikçe, size daha iyi hizmet edecektir.

YARATICI İMGELEME NEDİR?

Farkına varsak da varmasak da devamlı yaratıyoruz. Bir şeyi düşünür veya hissedersek O ‘olur’. Dikkatimizi neye verirsek, bir süre sonra, istesek de istemesek de onu yaratırız. “Ne istediğinize dikkat edin “ deyimini duymuşsunuzdur. Evet, çok doğru ama duygu ve düşüncelerinizi nereye koyduğunuza dikkat edin. Onlar sizin yaratımlarınızdır.


Eğer bir bulutu kaybedebilirseniz, düşüncelerinizin ne denli güçlü olduğunu bilirsiniz. Size sadece keyif için dışarı çıkıp bulutları kaybetmenizi veya etrafta dolaştırmanızı telkin etmiyorum. Benim kişisel inanıcım bir bulutun da diğer her şey gibi bir anlamı olduğudur. Ama, düşüncelerinizin gerçek ve ne kadar güçlü olduğuna dair kanıt istiyorsanız, çekinmeyin deneyin – tabi önce bulutun iznini almak şartı ile. Gökyüzünde küçük, şişkin bulutların olduğu bir gün, bir bulut seçin. Çok büyük olmasın ( bu alıştırma birkaç dakika sürmeli ). Bulutunuzu seçtikten sonra ona sevginizi gönderin. Buluta, onun izini ile kaybolmasını istediğinizi söyleyin. (Bazen kaybolmak istemezler, ama çoğunlukla istediğinize uyarlar) Şimdi buluta odaklanın ve onun tamamen kaybolduğunu imgeleyin. Gözlerinizi ondan ayırmayın.

Parçalanmaya başladığını ve aniden kaybolduğunu göreceksiniz. Diğer küçük bulutların gökyüzünde olduğunu, ama bizim bulutumuzun kaybolduğuna dikkat edin. Tamam, şimdi buluta teşekkür etmeyi unutmayın.

Gönderdiğiniz düşünceleri göremeseniz de, bu alıştırmayı yaparak, düşüncelerinizin etkilerini görebilirsiniz. Bunun bazılarınızı şaşırtacağını biliyorum. Bu sihir değil. Bu düşüncelerinizin ne denli güçlü olduğunun bir göstergesidir. Dikkat ederseniz, iyi veya kötü her düşüncenizin ethere gittiğini anlayacaksınız. Buna dikkat edin ve her düşünce ve her ‘yatartım’ dan sorumlu olduğunuzu öğrenin.”Şimdi” de kalmak yardımcı olur çünkü geçmişte yaşamanın faydası yoktur, gelecekte henüz burada değildir. Onun için dikkatinizi ona odaklayın.


Hayatınızda bir şey yaratmak veya ortaya koymak istiyorsanız, içinizde yer açmayı öğrenmelisiniz böylece onu önce üçüncü boyutta yaratabilirsiniz.
Ortaya koymanın 3 temel adımı vardır. Kavrayın (istediğiniz nedir?).İnanın (her yönüyle olmuş gibi davranın). Sonra da alın. Daima şükredin.


Önce kendiniz için yaratmak istediğinizi imgeleyin. Bir yere yazın. Yazdıklarımı bilgisayarımda ekran koruyucuya, evde ‘bolluk’ köşeme, bazen arabamın kontrol paneline koyarım. Önemli olan olabildiğince sık görebilmektir. Sonra kendiniz için bir olumlama seçin. Kelimelerde yüksek sesle söylendiğinde çok güçlüdürler. Bu sitede pek çok günlük olumlama bulabilirsiniz, ama biz yine de, yapabilirseniz, kendi günlük olumlamalarınızı yaratmanızı tavsiye ederiz.


Günlük tutmak ve en küçük detaya kadar arzularınızı yazmanız yararlı olur. On yıl önce kendime bir define haritası yapmıştım. Büyük sarı bir kartonun üzerine, arzu ettiğim her şeyin bir resmini yapıştırmıştım. Bu kartondaki her şey gerçekleşti.(yeni bir tane daha yapmanın zamanı geldi)


Yaratmak istediğiniz konuda çok açık ve kesin olun. Ne istediğiniz konusunda çok dikkatli olun. Her şeyi göz önüne alın.


Kendiniz için ne yaratmaya veya ortaya koymaya karar verdikten sonra, her akşam uyumadan önce ona sahip olmanın, onu yapmanın veya o olmanın nasıl bir şey olduğunu hissedin. Onu yaparken kendinizi görün. Seçtiğiniz bir olumlamayı kullanın ve uyumadan Evrene şu an sahip olduklarınız için teşekkür edin. Sabah kalkmadan aynı alıştırmayı yapın. Şükretmek, süreci hızlandıracaktır.
Her gece, aynı yaratıcı imgelemeyi düşünün, hissedin, görün, olun, yapın ve olumlayın. Değişiklik, ayar yapın ve şükredin. Bir şey gerçekten istiyorsanız bunu yapın ve gerçekleşeceğine güvenin.
Her zamanki gibi sevgi ve hizmetle sunulmuştur.



ONAMA

(Yeni başlayanlar için bilinçaltını yeniden programlama aracı )
Onama bilinçaltınızı ,yeniden programlamanın en temel yollarından biridir. Onama ; basitçe bilinçaltımıza yerleştirmek istediğimiz hedeflerimizi veya yeni inançlarımızı tekrarlama sürecidir.
Bu süreç , söylem bilinçaltına yerleşinceye kadar yazma,şifahi veya zihni söyleme, dinleme veya davranış şekillerinde olabilir.Eğer onama içimizden gelirse “kendinden telkin “ diğer insanlardan gelirse “dıştan telkin” denir.
Kendinden - telkinin bazı örnekleri;
  • Kendi onamalarınızı yüksek sesle veya zihnen tekrarlama,
  • Onamalarınızı yazmak,
  • Kayıt ettiğiniz kendinden telkin bantlarını dinlemek
  • Olmak istediğiniz kişi gibi davranmak, (hayran olduğunuz bir kişi yerine kendinizi koymak ve onun gibi davranmak )
Dıştan –telkinin bazı örnekleri;
  • Başkası tarafından kayıt edilmiş,yardım ,onama sublimal CD ler dinlemek,
  • Kitap ve makaleler okumak,
  • Ebeveyn, kardeş ve arkadaşların fikirlerini dinlemek
  • TV programları seyir etmek.
Sevin , sevmeyin onamayı her zaman gerçekleştiriyorsunuz.
Konuştuğumuz zaman bilinçaltımız dinler,Hayattan şikayet ettiğinizde bilinçaltınız dinler ve hep şikayet ettiğiniz hayatı size vermek için talimatlarınızı sadakatla yerine getirir.


Onun için bundan sonra ne söylediğimize ,özellikle ‘tekrar ,tekrar’ söylediklerimize dikkat edelim.


Sanırım çok az insan her gün kendinden telkin uyguluyor. Onun için dünyadaki başarılı insan sayısı çok az.

DİKKAT ! Eğer kendinden –telkin yapmasanız,size dıştan telkin yapılacaktır . Her gün arkadaşlarınızdan ekonominin kötü olduğunu ,hayatın zor olduğunu vs.. duyuyorsunuzdur.


Devamlı dinleyince bilinçaltımız onun doğru olduğuna inanmaya başlar.Sonra da(çekim yasasından ötürü) gerçekliğinizde onun doğru olduğunu görürsünüz.Nihayetinde ,gerçek olduğuna ikna olursunuz.


İşte, yapacağınız onamalardan bazıları;
  • Her gün,her şekilde daha iyi oluyorum,
  • Her şey bana kolay ve zahmetsizce geliyor,
  • Işık ve sevgi ile dolu,neşe saçan bir varlığım,
  • Doğal olarak aydınlandım,
  • Hayatım bütün bir mükemmellikte çiçek açıyor,
  • Keyif aldığım her şey şimdi burada,
  • Hayatımın patronu benim,
  • İhtiyacım olan her şey zaten bende,
  • İstediğim neşeye sahip olmam uygundur.
  • Bu zengin bir evren ve hepimiz için bolluk var,
  • Bolluk benim doğal varoluşumdur,Bunu şimdi kabul ediyorum,
  • Sonsuz zenginlikler şimdi hayatıma özgürce akıyor,
  • Her gün mali olarak bolluğa kavuşuyorum,
  • Daha çok verdikçe daha çok aldıkça daha mutlu hissediyorum,
Bu onamaları uyurken veya yataktan kalkmadan yazabilir,okuyabilir veya kaydedip uyumadan dinleyebilirsiniz.


Onamada başarının anahtarı tekrardır. Bilinçaltımız kaslarımız gibidir.Onu istediğiniz şeylerle onamanız gerekir.Onamaları her gün yapmakta tembellik ederseniz,onu sizin yerinize başkaları yapacak,sonuçlarda her zaman sizin istediğiniz gibi olmayacaktır.


Benim için kendimi olumlu tutmanın en basit yolu her sabah işe giderken iyi bir kendine yardım CD’si dinlemektir.Bunun avantajları iki yönlüdür;


1-Güne zihnen olumlu bir tutumla başlamamı sağlar,
2- Bilinçaltımı olumlu inançlarla temizler ,böylece işte duyacağım olumsuz fikirlerle bilinçaltım kirlenmez.




KORKULARIN KABULÜ, SEVGİYE DÖNÜŞTÜRME VE OLUMLAMA

Benim güçsüzlük korkum var
Ben güçsüzlük korkumu kabul ediyorum.
Ben güçsüzlük korkumu şu anda sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.

Kalbinizden çıkaracağınız en güzel pembeliği çıkarın, pembe ışıklar,
Pembe tüller..korkunuzun karanlığını pembelik içinde yok edin.
Şu an korku enerjisinin sevgi enerjinse dönüştüğü çok değerli bir an.
Ben her halimle çok güçlüyüm.
Ben her halimle çok güçlü olduğumu biliyor ve inanıyorum.
Ben her halimle çok güçlü olduğumu kabul ediyorum.
Ben her halimle çok güçlü olduğum için kendimi takdir ediyorum.
Ben her halimle çok güçlü olduğum için şükrediyorum.

Ben kendi gücüme sahip çıkıyorum.
Ben kendi gücüme sahip çıktığımı biliyor ve inanıyorum.
Ben kendi gücüme sahip çıktığımı kabul ediyorum.
Ben kendi gücüme sahip çıktığım için kendimi takdir ediyorum.
Ben kendi gücüme sahip çıktığım için şükrediyorum.
Kendi gerçeğimi sevgiyle yaratıyorum.
Ben içimdeki güce ulaşıyorum.



Benim değersizlik korkum var
Ben değersizlik korkumu kabul ediyorum.
Ben değersizlik korkumu şu anda sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.

Kalbinizden çıkaracağınız en güzel pembeliği çıkarın, pembe ışıklar,
Pembe tüller..korkunuzun karanlığını pembelik içinde yok edin.
Şu an korku enerjisinin sevgi enerjinse dönüştüğü çok değerli bir an

Ben her halimle çok değerliyim.
Ben her halimle çok değerli olduğumu biliyor ve inanıyorum.
Ben her halimle çok değerli olduğumu kabul ediyorum.
Ben her halimle çok değerli olduğum için kendimi takdir ediyorum.
Ben her halimle çok değerli olduğum için şükrediyorum.

Ben kendime değer veriyorum.
Ben kendime olduğum gibi değer veriyorum.
Ben herkese değer veriyorum.
Ben herkese olduğu gibi değer veriyorum.
Ben herkesin olduğu gibi olmasına izin veriyorum
Benim güvensizlik korkum var
Ben güvensizlik korkumu kabul ediyorum.
Ben güvensizlik korkumu şu anda sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.

Kalbinizden çıkaracağınız en güzel pembeliği çıkarın, pembe ışıklar,
Pembe tüller..korkunuzun karanlığını pembelik içinde yok edin.
Şu an korku enerjisinin sevgi enerjinse dönüştüğü çok değerli bir an

Ben her halimle güvendeyim
Ben her halimle güvende olduğumu biliyor ve inanıyorum
Ben her halimle güvende olduğumu kabul ediyorum
Ben her halimle güvende olduğumu bildiğim için kendimi takdir ediyorum
Ben her halimle güvende olduğum için şükrediyorum

Ben evrende güven içindeyim.
Ben herkese güveniyorum.
Bütün insanlar bana güveniyor.
Ben kendime güveniyorum.
Ben yaşamın akışına güveniyorum.
Ben güvendeyim.
Evren güvenli.
Evren beni seviyor, onaylıyor ve destekliyor.

Benim başarısızlık korkum var
Ben başarısızlık korkumu kabul ediyorum.
Ben başarısızlık korkumu şu anda sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.

Kalbinizden çıkaracağınız en güzel pembeliği çıkarın, pembe ışıklar,
Pembe tüller..korkunuzun karanlığını pembelik içinde yok edin.
Şu an korku enerjisinin sevgi enerjinse dönüştüğü çok değerli bir an

Ben her halimle çok başarılıyım.
Ben her halimle çok başarılı olduğumu biliyor ve inanıyorum.
Ben her halimle çok başarılı olduğumu kabul ediyorum.
Ben her halimle çok başarılı olduğum için kendimi takdir ediyorum.
Ben her halimle çok başarılı olduğum için şükrediyorum

Benim sevgisizlik korkum var
Ben sevgisizlik korkumu kabul ediyorum.
Ben sevgisizlik korkumu şu anda sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.
Kalbinizden çıkaracağınız en güzel pembeliği çıkarın, pembe ışıklar,
Pembe tüller..korkunuzun karanlığını pembelik içinde yok edin.
Şu an korku enerjisinin sevgi enerjinse dönüştüğü çok değerli bir an

Ben kendimi seviyorum.
Ben kendimi olduğum gibi seviyorum.
Ben kendimin olduğu gibi olmasına izin veriyorum. Ben herkesi seviyorum.
Ben herkesin olduğu gibi olmasına izin veriyorum.

Benim esaret korkum var
Ben esaret korkumu kabul ediyorum.
Ben esaret korkumu şu anda sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.

Kalbinizden çıkaracağınız en güzel pembeliği çıkarın, pembe ışıklar,
Pembe tüller..korkunuzun karanlığını pembelik içinde yok edin.
Şu an korku enerjisinin sevgi enerjinse dönüştüğü çok değerli bir an

Ben özgürüm.
Ben özgür olduğumu biliyor ve inanıyorum.
Ben özgür olduğumu kabul ediyorum.
Ben özgür olduğum için kendimi takdir ediyorum.
Ben özgür olduğum için şükrediyorum

Benim parasızlık korkum var
Ben parasızlık korkumu kabul ediyorum.
Ben parasızlık korkumu şu anda sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.

Kalbinizden çıkaracağınız en güzel pembeliği çıkarın, pembe ışıklar,
Pembe tüller..korkunuzun karanlığını pembelik içinde yok edin.
Şu an korku enerjisinin sevgi enerjinse dönüştüğü çok değerli bir an

Evren BOLLUK içinde.
Evrenin bolluğu bana akıyor.
Para bana çoğalarak geliyor.
İhtiyacım olan her şeyi ihtiyacım olduğu anda evren bana verir.
Ben çok parayı hak ediyorum.
Ben çok paraya layığım.


DEĞİŞİME GÜVEN
Geleceğimde her şeyin iyi olduğunu bilerek güven ve huzurla ilerliyorum.
Eskiyi rahatça ve kolayca bırakıyorum.
Yeniyi sevinçle karşılıyor ve kabul ediyorum.
Ben emin ellerdeyim.
Ben kendimi seviyor, beğeniyor ve onaylıyorum.
Ben her an her yerde güven içindeyim.
Ben kendi yolumu açıyorum.
Ben kendi yolumu açtığımı kabul ediyorum.
Ben kendi yolumu açtığım için kendimi takdir ediyorum.
Ben kendi yolumu açtığım için şükrediyorum.


Belli başlı korkular;
  • Değersizlik korkusu
  • Güvensizlik korkusu
  • Parasızlık korkusu
  • Yalnızlık korkusu
  • Başarısızlık korkusu
  • Esir olma korkusu
  • Suçlanma korkusu
  • Acı çekme korkusu
  • Dışlanma korkusu
  • Çaresizlik korkusu
  • Ayrılık korkusu
  • Aşağılanma korkusu
  • Güçsüzlük korkusu
  • Yokluk korkusu
  • Kaybetme korkusu
  • Yetersizlik korkusu
  • Yok olma korkusu
  • Hastalık korkusu
  • İncitilme korkusu
  • Sevilmeme korkusu
  • Reddedilme korkusu
  • Acizlik korkusu
  • Terk edilme korkusu
  • Onaylanmama korkusu
Cümleler kısa, 4- 5 kelimeyi geçmeyen cümleler olmalı.
Şimdiki ve geniş zaman kalıpları kullanılmalı.
Gelecek zamanı özellikle kullanmayın.
Olumlu ifade seçin. ( " Hastalanmayacağım " değil, " sağlıklıyım " gibi )

Derin meditasyon, Usui Reiki 2. aşama çalışmalarında sembolle yapılan çalışmalarla veya 1. aşamada kafaya yapılan uygulamalar esnasında veya uykuya dalma ya da uyanma anlarında ( geçiş anlarında ) tekrarlamalar şeklinde yapılmalı
( Bu anlarda bilinç ile bilinç altı arasındaki " kapılar " açılır ve telkin direkt bilinçaltınıza gider. )
Bolluğun Beş Geleneği
1.      Enerjinizi merkezlendirin.Önceliği kendinize verin.İlk önce kendinizi enerji akışının önüne yerleştirin.Eğer sizin kabınız boşsa bir başkasına yardım edemezsiniz.Kendinize öncelik vermeye cüret edin ve sonra gerçek bolluğu deneyimlemeye hazırlanın.gelirinizden kendiniz içinde harcama yapın.
2.      Bir boşluk yaratın.Bir boşluk paylaştığınız anda yaratılır.Enerjinin akacağı bir yer yaratın.a)Eterik boşluk=Yürekten bir armağan verdiğinizde o size on kat geri döner.b)Fiziksel boşlukl=Yaşamınızda yeni şeylerin girmesi için yer açmanız bolluk yaratmaya yarayacaktır.
Her pazarlıkta ,pazarlık bittikten sonra biraz daha fazla vermenin bir yolunu bulun.
3.      Evrensel enerjiyi onurlandırın.Evrensel enerji içinde yaşadığımız kutupluluk illizyonunu yaratmak için ayrilmış olanı yeniden birleştirir.
4.      Bolluk tutumunu benimseyin.Daima ihtiyacınızdan daha fazlasına sahip olduğunuz tutumunu benimseyin.Enerji hareket halindeyken çoğalır.Para sadece enerjinin bir yansıması olduğundan o da hareket halindeyken çoğalır.
5.      Zarafetle kabul etme sanatı. Bolluk sizi bulduğunda o ancak akmasına izin verdiğiniz derecede size akacaktır. Enerji yasası insanların size sizin kendinize biçtiğinizden daha yüksek bir değer biçemeyeceklerini bildirir. Her alanda yaşam kalitenizi arttırmaya cüret edin.
(kaynak=yuvaya hoşgeldiniz Steve rother &Grup)

Ruhun Pusulası " Sezgilerimiz"

Eğer, daima en yüksek hayrınızı gözeten bilge yanınızla bağlantınızı güçlendirmeye hazırsanız, Lynn A.Robinson'un 20 yılı aşkın bir süredir profesyonel olarak sezgisel danışmanlık öğretilerinden yararlanabilirsiniz. Lynn, sezgisel danışman olarak şirketlerle ve bireylerle çalışmakta; hedefler, kararlar ve stratejilere yönelik içgörüler sunmakta ve bilgiyi değerlendirmek için gerekli sezgisel becerileri kullanmayı öğretmektedir. Lynn, sezginin hepimizin kullanabileceği hazır bir rehberlik kaynağı, dünyamızı canlandıran ve yaşamlarımızı yönetmemize yardım eden görünmez bir zeka olduğunu öğretiyor. Hepimizin bu güce erişebileceğimize ve bu gücü hem günlük yaşamda kullanmak için, hem de uzun vadeli hedeflerimizi keşfetmek ve onlara erişmek için geliştirebileceğimize inanıyor ve şöyle devam ediyor;

Sezginin rehberliğini işitmenin tek bir doğru yolu yoktur. Sezgi, birçok biçimde gelir ve herbirimizle farklı yollarla iletişim kurar. Kişisel deneyimimden ve binlerce danışanımla yaptığım çalışmalardan biliyorum ki, sezgi her birimizin kullanabileceği bir yön bulma kaynağıdır. O, "Ruhun Pusulası" dır, Evrensel Bilgelik'tir.

Sezginin rehberliğini işitmek, yanıtları içimizde aramayı, cesaret, iman, sabır ve güvenle yaşamayı içerir. Bu, ayrıca ruhumuzla bağ kurmayı, böylece yaşamımızı coşku, tutku ve sevinçle doldurmayı sağlar. Sezgi; -Doğal zihinsel bir yetenektir, -Hepimizin sahip olduğu altıncı histir, -Derin bir içsel biliştir, -Yaratıcılık sürecinde bir anahtar unsurdur, -İlahi rehberlik ve bilgelikten yararlanmanın bir yoludur.

Her gün bilincinizi dolduran rüyalar, hayaller ve hedefler, sezginizin sizinle konuşma yollarıdır. Sizi heyecanlandıran ve kendinizi tutkulu hissetmenize neden olan şey, yapmak için doğduğunuz şeydir. O duygular içinizden akan yaşam enerjisidir.
Sezgi her birimizle farklı yollarla iletişim kurar; -İç ses, -Rüyalar, -Duygular, -Fiziksel duyumlar, -Ani bilişler, -Semboller, -Raslantılar ve eş zamanlılık.

Sezginize güvenmenin bir parçası da, "Bu karar beni mutlu ediyor mu?" veya "Bu kararın beni güçlendirdiğini hissediyor muyum? diye sormayı ve dingin iç sesinizi dinlemeyi bilmektir. Verdiğiniz kararlarda sezginize danışma alışkanlığı edinin. Bazen yanıtlar hemen oluşabilir, bazende, baskı ortadan kalktıktan sonra gelebilir. Danışanlarımın birçoğu sezgilerine uygun davrandıklarında bütün sorunların ortadan kalkacağı gibi bir yanlış inanca sahip. Her birimizin iniş çıkışlar yaşaması insan olmamızın bir parçasıdır. Büyük bir olay öncesi endişe duymamız ve işten çıkarıldığınızda kaygılanmamız, üzüntüler duymamız normaldir, insan olmamızdır. Duygularımız, burada hangi yoldan öğreneceksek o yolun bir parçasıdır.

Sezgi sizi her zaman denge, huzur ve anlayışın ifade bulduğu bir yaşama yöneltecektir. Bu bilgeliği kullandığınızda ve güvendiğinizde yaşamınız dönüşüm geçirir. O size, bulunduğunuz yerden gitmek istediğiniz yere ulaşmanızı sağlayacak yolu gösterir. Peki, sizi idealinizdeki yaşama taşıyan sezginizi izlediğinizden nasıl emin olabilirsiniz?
Gerçek sezgi kendinizi sakin hissetmenizi sağlar. O, bilgiyi şevkatli, sevecen, emin ve kesin bir biçimde aktarır. Şöyle ki;

-Kalbinizin açıldığını hissedersiniz, -Kendinizi güvende hissedersiniz, -Sadece bilirsiniz, -Sevinçle dolduğunuzu hissedersiniz, -Meditasyonlarınızda imgeler oluşur, -İç ferahlığı, teslimiyet hissedersiniz….

Arzu ettiğiniz yaşamı yaratmak için riskler almanız gerekir, kendinizi içinde rahat hissettiğiniz sınırları aşmanızı sağlayacak riskler. Herkesin kendini içinde rahat hissettiği sınırları oluşturan koşullar farklıdır. Siz, bilinenin güvenliğinden çıkıp, bilinmeyene doğru atlamayı seçtiğinizde, mucizeler gerçekleşmeye başlayacaktır. Aldığınız her riskle birlikte, kendinizi giderek daha rahat hissedeceksiniz. Özgüveniniz ve özsaygınız artacak ve kendinizi daha güçlü hissedeceksiniz. Kendinizle ve dünyada başarabileceklerinizle ilgili vizyonunuz genişlemeye başlayacak. Korkmayın, hayalinize, gücünüze sahip çıkın ve iç sesinizle temasa geçin.

Yaratmak istediğiniz yaşam türünü seçme hakkına sahipsiniz. Herkesin olduğu gibi sizin de yolunuzda engeller, karışıklıklar kesinlikle olacaktır. Bununla birlikte, günlerinizin ve saatlerinizin çoğu sevinç, sevgi, umut, cesaret ve tutku ile tanımlandığında doğru yolda olduğunuzu bileceksiniz. O yolu bulduğunuzda, yürümeyi sürdürün ve geriye bakmayın, çünkü en iyisi henüz gelmedi …

Yaşamdaki geçiş dönemlerinden geçmekten hoşlanan çok insan tanımıyorum. Böyle durumlarda insanlar "saplanıp kaldıklarını" veya bir "kısır döngü" içine girdiklerini söylerler. Bu durumlardan defalarca geçeriz. Bu rahatsız edici bir dönemdir, çünkü bildiğiniz, size tanıdık gelen ve güvenli olduğunu düşündüğünüz şeyi bırakmanızı gerektirir. Bir çok insan da malesef tekrar eskiye dönerek bu rahatsız edici durumdan kurtulmaya çalışır. Eski işinize dönmek, bitmiş bir ilişkiyi tekrarlamak gibi.

Kendinizi sıkıntılı, huzursuz, keyifsiz hissettiğinizde, bu sezginizden gelen ve artık değişim zamanının geldiğini bildiren bir mesajdır. Yüksek gücünüzden yardım istediğinizde, o size yeniye yer açmak üzere eskiyi bırakmanız için cesaret verecektir. Bu geçiş dönemlerinde mücadele ederken hiç bir şey olmuyor diye korkmayın, doğruluğuna inandığınız yolda devam edin. Geçiş dönemleri ile ilgili tek doğru şey, onların bir sonu olduğudur. Eski bir deyiş vardır: " Her şey dağılırken, aradan yeni bir şey çıkmaktadır." Hatırlayın ki çiçekler, çiçeklenmeleri için tüm koşullar gerçekleştiğinde ortaya çıkar ve çiçek açarlar.

Sezgi böyle geçiş dönemlerinde son derece yararlıdır, çünkü sizi yeni yaşamınıza götürecek olan yolu gösterecektir. Ancak, sezginize kulak vermeye zaman ayırmak ile, aldığınız rehberliği uygulamak için eyleme geçmek arasında denge kurmaya çalışmakta zorlayıcı bir iştir.

Sevgili dostlar, bazı insanların başarılı, mutlu ve dengeli yaşamlar sürmelerini sağlayan şeyin ne olduğu hakkında yirmi yılı aşan gözlemlerimin temel noktaları şunlardır:

-Berrak bir hedefe sahip olmak, -Başarılarını hayallerinde canlandırmak ve onaylamak, -Sezgilerine güvenmek, -Uygun riskler almak, -Sabır ve inanca sahip olmak, -İşlerin iyi sonuçlanacağına güvenmek, -Eyleme geçmek.

"İlk adımı inançla atın. Merdivenin tamamını görmek zorunda değilsiniz, sadece ilk adımı atın."
Dr.Martin Luther King Jr.

Sezgileriniz yaşam yolunuzda sadık bir yoldaş, sizin için en iyi olanı isteyen, her zaman orada olan, size rehberlik yapan, sizi dinleyen, yüreklendiren, kalbinizin arzusunu sevgi ve şefkatle elde edebileceğiniz yolu gösteren gerçek bir dosttur. O, sizin içinizdedir ve her zaman sizinle birlikte olmuştur. O, sizin sezgisel rehberliğinizdir. Sizlerin dingin iç sesinizi dinlemenizi ve hayallerinizdeki yaşama uzanan yolu gösteren bu bilgelik doğrultusunda davranmanızı dilerim. Lynn A.Robinson - Ruhun Pusulasi

Olumlama Cümleleri:
Mutluyum ve bolluk içindeyim. bolluk benim varoluş halimdir.tüm güzel şeyler bana kolayca gelir.benim şu anki bütün ihtiyaçlarımı karşıla ve beni sınırlılıklarımdan kurtar ki bende birilerini sınırlılıklarından kurtarabileyim.beni illüzyondan koru korku ve şüpheden kurtar.kendimi seviyor onaylıyor ve affediyorum.sevgi veriyor sevgileri kabul ediyorum. her gün her an şükrediyorum.
Kilo Problemi
Kilo probleminiz varsa ve tıbbi araştırmalar sonucu kilo almanıza
neden olacak herhangi bir hastalık bulunmamışsa, bilinki
kilolarınızın altında sadece ve sadece sizin bir inancınız yatıyor.

İnancınızı görebilmek için kendinizle samimi ve derin bir konuşma
yapmanız gerekiyor.Kendinizi seviyor musunuz ? Kendinizi güvende
hissediyor musunuz? Kilolarınızla birlikte neleri veya kimleri
kaybedersiniz? Korktuğunuz birileri veya bir şeyler var mı? Çözmeden
bıraktığınız bir travma hikayeniz var mı? Yakın ilişkilerinizde
herhangi birine negatif duygular besliyor musunuz? Affedemediğiniz ve
cezalandırmak istediğiniz birileri var mı? Kendinize kızgın mısınız?
Kaybettiğiniz ve yerini dolduramadığınız bir şeyler veya birileri var
mı? Kendinize bile itiraf edemediğiniz sırlarınız var mı? Kilolu
olmayı kaderiniz gibi görüyor musunuz ?

Bu soruları kendinize sormadan ve cevaplarını bulmadan,
uygulayacağınız hiçbir zayıflama yöntemi yüzünüzü
güldürmeyecektir.Dışarıdan ne yaparsanız yapın eğer içeride kilolu
olmanızın daha iyi olacağını söyleyen programı silmezseniz
kilolarınız verdiğinizden daha hızlı olarak size dönecektir.

Programı silmek için birçok yöntem var ve bu yöntemlerle ilgili
bilgilere internet üzerinden çok rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Ama
başlangıç ve devamında yapmanız gereken çok önemli bir şey var.
Kendinizi sevmek, onaylamak ve kabul etmek… Hemen şimdi
başlayabilirsiniz.

Burnunuzdan derin ve sakin bir nefes alın ve yavaş bir şekilde
ağzınızdan verin. Elinizi göğsünüzde iman tahtası olarak da bilinen
bölgeye koyarak yüksek sesle " Fazla kilolarıma rağmen kendimi
tamamen ve derinden kabul ediyor, onaylıyor ve seviyorum " deyin.

Bu cümleyle kilolarınızı değil kendinizi onaylıyor ve seviyorsunuz.
Her şeyin başı sağlık denir ya, sağlığın yolu da kendimizi sevmekten
geçiyor. Aslında her şeyin yolu kendimizi sevmekten geçiyor.

Yukarıdaki cümleyi (ki şart değil kendi cümlelerinizi
kurabilirsiniz ) sadece kilolarınız için düşünmeyin. Sizin için sorun
oluşturan her durum için bu onaylama cümlesi kullanılabilir. ………………..
rağmen kendimi tamamen ve derinden kabul ediyor, onaylıyor ve
seviyorum.
Bilincime bilinçaltıma ve tüm karmik tabakalarıma sağlıklı taşımam gereken 70 kilonun altına inmeme engel olan kalıpların çözülmesi ve dengelenmesi için reiki gönderiyorum.'

' Sadece sağlıklı ve doğal gıdalara yönelmeye, ihtiyacım kadar su tüketmeye, böylece bedenimdeki toksinlerden arınmaya ve kilo vermeye niyet ediyorum'.
Karmik Blokaj Terapisinin Faydaları
Sevgili Arkadaşlar, "Karmik Blokaj Terapisi", "Yeniden Doğuş Uçuşu Terapisi", "Regresyon Terapisi" gibi çalışmalara neden ihtiyacımız vardır? Sonuçları neden olumludur?

Karma Temizliği
Her bireyin oluşum ve gelişim süreci kendisi gibi biricik olduğu için karması da diğer tüm insanlardan farklıdır.
Bir önceki hayatında kendisine dayak atan babasını öldüren birisi, bir diğer hayatında zorluklara şiddetle değil sabırla göğüs germeyi öğrenmek üzere bu sefer kendisini döven bir ağabey seçip, sessizce buna katlanıyor, böylece karmasını temizliyor olabilir. Oysa "cesaretle kendini ifade etmeyi" öğrenme aşamasına gelen bir ruh, kendisine eziyet eden birine karşı cesaretle karşı çıkıyor ve sakince kendini koruyor olabilir.
Bir önceki hayatında liderlik ettiği insanları savaşlara sürükleyen biri, sonraki hayatında ruhsal bir önder olabilir ve insanlığa hizmet ederek karmasını temizliyor olabilir.
Fakat bir diğer kişi, seçtiği yeni hayatındaki zorlukların üstesinden gelip yaşadığı çevre tarafından lider olarak tanımlanıyor ve önderlik etmeye teşvik ediliyor olmasına rağmen korkularına yenilerek lider olmayı reddedip köşesine çekilmiş "kolay olanı" seçmiş olabilir.
Önceki hayatlarından birinde "cadı"lıkla suçlanan bir kadını işkenceyle öldürmüş olan biri, sonraki hayatında o kadının farklı ruhsal çalışmalarını var gücüyle destekleyerek karmasını temizliyor olabilir.

Karma ve Geçmiş Yaşam Terapilerinin Yararı nedir?
Madem yeniden bedenlenirken unutmak durumundayız neden burada Geçmiş Yaşam Terapileri alarak hatırlamaya ihtiyacımız olsun?
Geçmiş Yaşam Terapileri, bu dünyada bedenlenen varlıkların karma'larını "bugün ve burada" temizlemeleri ve şimdiki an'da iç huzuru, doyum ve sevgiyle yaşamaları yönünde destekleyici bir ruhsal çalışmalardır.
Kendisine fiziksel ve ruhsal acı çektiren bir ailede büyüyen kişi, bu hayatı nasıl bilerek ve isteyerek seçmiş olduğunu unutmuş olduğu için kendisini kurban hissediyor olabilir. Ve kurban psikoloji ile kendisine yine acı çektiren biriyle beraber olup üstelik kendi çocuklarına da fiziksel, ruhsal acı veriyor olabilir. Yani planlanan, tasarlanan yoldan sapmış durumdadır ve acı çekiyordur.
Bu kişi “KarmaTerapisi” aldığında ruhsal yolculuğunu, hayatını, seçimlerini daha derin ve gerçekçi bir perspektiften değerlendirebilir. Geçmiş Yaşam Terapileri ile kendisine acı çektirenleri ve en önemlisi başkalarına acı çektirdiği için kendisini affederek karmasının ilgili bölümünü temizlemiş olur. Ve kurban rolünü bırakıp seçimlerinin sorumluluğunu üstlenerek ruhsal yolculuğuna gelişerek devam edebilir. Hem de bu hayatının ve bu bedeninin içindeyken!
Önceki hayatında yanlışlıkla çocuğunun ölümüne sebep olan kişi bu olayın izini suçluluk duygusu olarak taşıyor ve çocuk sahibi olmaktan kaçınıyor olabilir. Bu kişi Geçmiş Yaşam Terapileri alarak bu eski olaya geri döner ve kendini affetmeyi başarırsa, suçluluk duygusundan kurtulabilir. Tabii tahmin edeceğiniz gibi çocuk sahibi olabilir ve çocuğunu sevgiyle ve özenle büyütebilir.

Karmik İlişkiler
Yeniden bedenlenme mükemmel bir düzenle ilerler.
Evrende "rastlantı" diye bir şey yoktur. Yaşananları "rastlantı" ve/veya "şans" diye tanımlamak yerine evrende mükemmel bir şekilde çalışan "Çekim Kanunu"na dikkat etmekte yarar var. Evrende her şey planlı, anlamlı ve düzenlidir.
Ebeveynlerimiz, kardeşlerimiz, uzun süreli dostluk ve ve eş ilişkilerimiz tümü karmik 'tir. Yani "planlanmış ve seçilmiş"tir ve üzerinde ortak bir çalışma, öğrenme, tamamlama ve gelişmeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Bir başka örnekle de karmik ilişkileri açıklamak istiyorum. Bir önceki hayatında savaş meydanında birbirlerini öldürmüş olan iki kişi ruhsal alemde birbirlerini affetmeyi ve sevmeyi öğrenmeye karar vermiş olsunlar. Ve anne çocuk olarak yeniden bedenlensinler. Bu kişilerin bu hayatta çatışarak birbirlerine karşı anlayışsız ve eleştirel olmaları planın dışına çıkmaları anlamına gelir. Bu kişilerden biri Geçmiş Yaşam Terapileri alarak aralarındaki karmik bağın farkına varabilir. Ve kazandığı yeni kavrayış ve farkındalıkla, anlayış, sevgi ve saygı ile o karmik ilişkiyi temizlemenin yolunu keşfedebilir. Kimseyi değiştiremeyiz ama kendimiz değişerek ilişkilerimizi iyileştirebiliriz.
Karma'dan söz ederken evrensel ruhsal yasaları hatırlamakta yarar var; Dürüstlük Yasası, Esneklik Yasası, Sorumluluk Yasası, Seçimler Yasası, Denge Yasası, Kusursuzluk Yasası, Şimdiki An Yasası, Yargısızlık Yasası, İnanç Yasası.

"Karmik temizliğin ve ruhsal gelişimin temelleri; öncelikle kendini ve sonra tüm acı verici deneyimlere yol açmış olanları affetmek, sevgiyi öğrenmek ve tüm varlıklara karşı anlayış geliştirmek. "
Ruhsal gelişimimiz hangi aşamada olursa olsun, kendimizin en yüksek iyiliğine olan niyet ve eylemlerin tüm insanlığın ve evrenin de en yüksek iyiliğiyle aynı doğrultuda olduğunu bilmekte fayda var.
Yazımı Babaji'nin karma yasasını anlatan bir sözü ile bitiriyorum.
"Geçmişi olmayan bir aziz yoktur,
geleceği olmayan bir günahkar yoktur."

Alıntıdır D.Yılmaz

Karma ve Geçmiş Yaşam Terapilerinin Yararı nedir II

Karmanın “göze göz, dişe diş” olarak tanımlanması yanlıştır; karma ne bu kadar kolay ne de bu kadar basittir. Bu her zaman; bir kimse bir hayatında birini öldürürse, bir sonraki hayatında başka biri onu öldürür demek değildir. Daha doğrusu karma, aynı yaşam sürecinde iyileştirilmemiş acı olarak anlaşılabilir. Bir hasar/yara insanın aurasında (zihinsel beden ve zihin ağında) kalır, yara bir kaç kez tekrar edebilir ve karma deseni olabilir; ta ki farkına varma ve öğrenme ile serbest bırakılana kadar. İyileşme olana kadar devam eder ve kişi aynı şeyi tekrar yaşar; bu öldükten ve tekrar doğduktan sonra da devam edebilir. İyileşme gerçekleştiğinde ise acı sona erer.
Karma bir ceza değildir. Basit olarak; açığa çıkarılıp, temizlenip yok edilmesi gereken bir yara/üzüntü enerjisidir.
Bir üzüntü/acı, aynı şeyin tekrar etmemesi için bir ders taşır. Karma, bir öğrenme yolu ve ruhsal büyüme metodudur. Her birey, bu yolla davranışlarının sonucunu ve acısını öğrenir ve anlar. Bu sonuçları anlayarak, kendine ve başkalarına acı değil mutluluk verecek şekilde davranmayı öğrenir. Bu öğrenme gerekli ve çok önemlidir. Herkes bu dersi öğrendikten sonra dünya üzerinde acıya ve karmaya gerek kalmayacak ve dünya değişimi tamamlanmış olacaktır. Bir birey bu dersi tam olarak öğrenip, enerji sisteminde ki eski travma ve acıları/verdiği hasarları iyileştirdikten sonra, tekrar dünyaya gelmesine gerek kalmayacaktır. Artık acı çekmeyecek ve kimseye acı vermeyecektir.

Bu, dünyanın değişiminde olduğu gibi bireyler ve gezegenlerde de aynen sözkonusudur. Şu anda insanlar derin acılar yaşamaktadır çünkü tüm eski acılar henüz tam olarak iyileştirilmemiş ve yok edilememiştir. Meydana gelen afetler, felaketler insan hayatında olduğu gibi, bir anlam taşımaktadır; hayat gücünün onuru için hükümetleri ve milletleri değişime zorlamaları gibi… Bununla yüzleşemeyen insanlar dünyamızda yaşıyor ve bir sürü genç ölümler oluyor.

İyileşmemiz için yalnız değiliz. Karmanın arınması ve kurtulması için basit, ılımlı ve herkesin ulaşabileceği araçlar mevcuttur.Dünya değişiminin en önemli parçası olarak, belki de dünyanın kuruluşundan bu yana ilk kez karmik iyileşme zamanındayız. Bu çok önemli ve gerekli iyileşme hem bireyler hemde dünyamız için son derece önemlidir. İnsanlar iyileştikçe, dünya iyileşecektir.
Celila Fenn
DUYGULARI ANLAMAK VE İYİLEŞTİRMEK
“ Hiç İyi olmayacağım “ veya “ Bunu yapmak benim için çok zor “ dediğinizde kendinize şunu sorun . “ Hiç iyi olmak istemiyor muyum ?
Psikiyatristler hastalanan duyguları ilaçlarla tedavi eden kişilerdir. Ama yeterli değil ! Bilinçaltına yönelik sürekli bir farkındalık -duygu ve davranış terapisi olmadan - kişi geçmişe kaçabiliyor. Kişiler eğer geçmişleriyle yüzleşmemişse yeni bir düşünce ve davranış biçimi geliştirmek de mümkün olmuyor. Geçmişi su yüzüne çıkarmaktan korkanlar geçmişe sığınırlar ve sorumluktan kaçarak başkalarını suçlarlar. Bunun neticesinde eğer dışa dönük bir kişilik özellikleri varsa öfke doludurlar, yok içine dönük yapıları varsa üzüntü ve acılarını içlerine atan, içe kapanık bir tavır geliştirirler.
Öfke veya acı ! Birbirine benzemez görünürler ama biri madalyonun diğer yüzüdür. Her ikisi de bir başka temel duygudan kaynaklanır.
Bilinçaltı Çekirdek İnanç Kalıplarından beslenen temel olumsuz duygumuz olan korkudan

KORKU
Korku duygusuyla henüz 0-6 yaşlarında tanışırız. Henüz öfke ve acıyı tanımadan önce! Korku, birdenbire ya da sinsice içimize giriverir. İlk kaygımız, ilk korkumuz anne-babamızın bizi yeterince sevmediği, bizi terk edeceği korkusudur. Bu ilk duygu kırılması ilk güvensizliği yaşamamıza neden olur. Ve hoşa gitmeyen bu duyguyu beynin işlem merkezi yok etmek için bilinçaltına atar. Ama yok edemez. Benzer her durumda, bilinçaltı hafıza daha önce bildiği, deneyimlediği şartları hatırlar ve bu duygu yıllarca ve yılarca orada büyür, gelişir ve bilince çıkarılmadıkça da bizim için olumsuz yük halini alır, demin söylediğimiz gibi adeta kemikleşir.
TERAPİ
Bu noktada terapi çok işe yarar. Bilinçaltı hafızada sağlıksız biçimde büyümüş olumsuz duyguları bilince çıkararak, ilaçlarla değil beynin kendi yeteneklerini kullanarak iyileştirmeyi amaçlar. Bu yöntemle yapılan bir terapi kişinin kendi gücüne dayandığı için işler ve kalıcı olur.
Beynin yapısını ve işlevini anladıkça son 20 yıl içerisinde psikoterapilerde de farklı yöntemler kullanılır oldu. Modern batılı insanın çözemediği noktalarda devreye giren uzakdoğu felsefesi, meditasyon gibi yalnız rahatlama ve gevşeme değil, ruhani olanla (ruhsal bilinçle bağlantı kurmak ) ve artık yüzyıllardır çok az kişinin tekelinde kalan gizli evrensel ilkelerin nasıl işlediğini keşfetmek söz konusu. Tüm bunlar psikodrama tekniğini de kullanarak çok kısa dönemlerde, daha kolay ve etkin olan hem de uzun psikoterapi seanslarına karşın daha ekonomik sistemlere yönlendirdi…

BATAKLIĞI KURUTMAK DAHA ETKİN
Daha önceki veya şimdiki mevcut çalışmaların çoğu bataklık üzerindeki sineklerle mücadele şeklinde yapılıyordu. Bu da sürekli bir mücadeleyi gerektiriyordu.
Şimdi köklü çözümler var. BATAKLIĞI KURUTMAK.
Özetlersek tüm sorunlarımızın ana kaynağı Korku ve Güvensizlik duymak !
Bugün yapılan çalışmalarda özellikle kendimize olan güveni pekiştiren ve kaynaktaki korkuyu iyileştiren süreci başlatan terapi tekniğini uygulanıyor. Kısaca bilinçaltında kabuklaşmış “Çekirdek Düşünce Kalıbını” ve bu kalıba hız veren Duygu dünyamızı yeniden düzenlemek gerekiyor.
Çünkü bir neden ortadan kalktıktan sonra o nedeni oluşturan sorunlar da ortadan kalkar.
Ama şu da bir gerçek ki hayat devam ediyor ve herkesin hayatı farklı farklı gelişiyor. Birer prototip olamayız. Hepimizin ayni zamanda bilgece davranma yetisi geliştirmek gibi bir zorunluluğu da yok. Deneyimlerimiz devam ediyor ve farkındalığı kullandığımız sürece gelişimimiz de devam edecek. Sonuçta önemli olan bu duyguları hissetmemek değil, bu duyguları kontrol etmek !
Bu duyguları kontrol etmenin sırrı da kendimizi tanımak ve duygularımızla barışmaktan geçiyor.
Alıntıdır.
Kendimi Arıyorum


Yazıma bir sufi deyişiyle başlamak istiyorum;

“Konuştuğumuz bu şeyi aramakla bulamayız ama onu ancak arayanlar bulur”

Kimse bizi bu hücreye zorla sokmadı, ayrıca anahtarın içeride olduğunu da biliyoruz.. Anahtarı bulursak kapıyı açabilecek ve özgürlüğümüze kavuşabileceğiz..
Acaba anahtar nerde?
Yerini bilsek bile, bir parçamız hapisten çıkmaya korkuyor..
Öyle ya dışarı çıkarsak nereye gideceğiz?
Özgürlüğümüz ile ne yapacağız?
Aslında bu benzetme anlamsız değil…Benliğimizin (egomuzun) esiri durumundayız, korkularımız bizi zincire vurmuş, özgürlüğümüzün içinde sınırlı kalmışız, bu bize acı veriyor..
Anahtarı aramamız için bir engel yok..
Ama onu arayacağımız yeri bilmeli ve kullanmaya hazır olmalıyız..
Şifa çalışmaları ile kendimize oluşturduğumuz hapishaneden kaçabiliriz..
Fakat bu bilgilerden sonra “Tamam, bunu öğrendim şimdi ne olacak ? Ne yapmalıyım” soruları başlar..
Çünkü bilgi özgürlük getirmiyor..
Tersine, dönüşüm sürecini ve bu süreçteki yerimizi anlamaya ihtiyacımız var..
İnsanları aynı toptan kesilmiş kumaş veya aynı kalıba dökülmüş madde olarak göremeyiz..
İçimizi ve ilişkilerimizi “kuşbakışı” görebilmeli; neden kapandığımızı, gelişmemizin neden durduğunu anlayabilmeliyiz..
Terapi ve ruhsal çalışmalar en çok “kendimizi tanımak” için kullanılır..
Korku ve arzularımız, güçlü ve zayıf yönlerimizi, savunmalarımızı ve kaygılarımızı, bozulma ve düş kırıklığımıza gösterdiğimiz tepkilerin ayrımını yapabiliriz..

Bu çalışmalarda 3 aşama söz konusudur.
1) Davranışlarımızı tarafsız bir şekilde görebilmek ( kendimizi gözlemlemek).
2) Davranışlarımızın arkasında yatan güdüleri bilebilmek (kendimizi anlamak)
3) Dönüşüm sürecini kolaylaştırmak ve derinleştirmek (farkındalığı arttırmak)

Kendimizi gözlemleyerek ve anlayarak bir miktar anlayış katarız, ama dönüşümü yaratabilmek için var olmak ve farkında olmak gerekir.
Yani:
“Bu dünyada olmak ama ondan olmamak”

Hepimizin yaşamında, bilinçaltı/karma eğilimlerimizi, kendimizi yaralayıcı alışkanlıklar haline getirip, feci sonuçlarla yüz yüze geldiğimiz bir dönemimiz olmuştur..
Terapi ve ruhsal çalışmalar, böyle zararlı alışkanlıkların bizi sağlıksız örüntülere itmesini önleyen bir uyarı sistemi gibidir..
Eğer tutum ve davranışlarımızın bizi feci sonuçlara itme eğilimi olmasaydı, şöyle düşünebilirdik: “Kendimi tanıyıp da ne olacak? Kendim veya tarzım hakkında bilgi edinmemin ne yararı var”

Bunun yanıtı şudur:
Tutum ve davranışlarımızın her zaman bir sonucu vardır ve bunların bazıları yaşamımızı tamamiyle etkiler.

Bugünkü yazımı bir OSHO nun sözleriyle bitiriyorum:
“Tanrı gittiğimiz yön değildir, geldiğimiz yöndür. Halbuki gözlerimiz uzaklardaki yıldızlara takılıp kalmış durumda.. uzaklara odaklanmış durumdayız oysa yaşadığımız tüm hedefler kendi zihnimizin yansıtmalarından ibarettir”.
İnsan durmadan kendine bir benlik aramakla meşguldur. Dolayısıyla sürekli olarak yarınları için Karma hazırlar. Ama uydurulan bu benlik asla gerçek benlik olamaz..
Uydurulanın bir gün gerçekleşeceği olasılığı hiç yoktur..Biz sürekli gerçeği aradığımız için oluşan bu sahte kimlikleri (Karmayı), yok etmemiz lazım ki gerçek benliğimizi bulalım..
"Gerçek kimliğin icat edilmemesi keşfedilmesi gerekir"..OSHO
Gerçek benlik aslında benlik olmaktan uzaktır; o mutlak boşluk, boşluğun sessizliği, boşluğun coşkusudur..
Tüm yaşantımız boyunca kendimize benlik uydurmak için, çevremizdekilerin, hakkımızdaki düşüncelerini toplarız.
Benliğimiz sadece, diğerlerinin görüşlerinden toplanır; kırk yama gibidir o..
Bu yamaları biriktirirsin, sonra bunlardan bir imge yaratırsın-onları bir araya getirir yapıştırırsın..
Böylece Karma katmanın gittikçe güçlenir..
Ama içindeki boşluk gittikçe büyür..
Ancak kim olduğunu bilirsen, tatmin olmayı başarabilirsin..
O zaman yaşamında asıl ihtiyaçlarını karşılayacak seçimler yapabilirsin..
Hayatın anlamını hissedip coşku duyarak, yaşamını coşkuya dönüştürebilirsin..
Bunun için en temel şey kendini bilmektir..
Ve kendini bilmek kendini keşfetmektir, icat etmek değil.

Her ne icat edersen et (Karma), bu hikaye olacaktır..
Keşfetmekle kastedilen:
"Beliğinin yarısı zaten sensin, sen varsın..Yarısıda yanılsamanın yarattığı "Karma".. Sen varsın, buna kanıt gerekmez..Kesin birşey bu..Bundan şüphe dahi duyamazsın..
Önemli olan yanılsamayı temizlemek, sahte kimliği (Karma yı), yok etmek ve oluşmasını engellemektir..
Descartes der ki: "Hayata dair tek kesin gerçek var olduğumdur"
KARMA:

Karma, bu plana geldiğimizde yanımızda bize emanet edilen sepet olarak özetlenebilir.
Hepimiz bu dünyaya geldiğimizde, bedenlendiğimizde sepetimizde birçok ürün getiririz.
Sepetimize konulan bu ürünlerin bir amacı vardır. Bu planda deneyimlememiz için itina ile yerleştirilmiş ürünlerdir bunlar.
Bir çeşit sınav tadında bu ürünleri nasıl kullanacağımız özenle izlenir. Kimi işiyle, kimi sağlığı ile, kimi sevgiyle, kimi ilişkileri ile sınanır bu sınavda.
Bir başka planda diğer sınavları yaşamaktayızdır zaten. Bu plana her seferinde farklı bir senaryo konur. Mükemmel yaratıcılığın düzenlediği sonsuz seçenekli bir oyun gibi.
Hepimizin sepetindeki ortak ürünler, can, nefes, akıl ve özgür iradedir. Ama diğer ürünler değişir.
Bu sepette iyi-kötü kavramı, pozitif-negatif anlamı yoktur. Evrensel tüm gerçekler vardır. Mutlak gerçek...'Hakikat'
Biz dualiteyi sınadığımız ve sınandığımız bu gezegende iyi-kötü gibi değer yargıları ile (öğrenmişliklerimiz ile) kategorize ederiz bu kavramları.
Negatif kabul ettiğimiz değerlerin, pozitifin dengeleyecisi olduğunu, olmazsa olmaz olduğunu çoğu zaman unuturuz. Kötü kabul ederiz, zararlı, sakıncalı vs. Bertaraf etmeye çalışırız hep.
Hep hayatımızda pozitif, 'iyi' şeyler olmasını isteriz ve dileriz.
Kötüyü yaşamadan iyinin ne olduğunu anlayamayacağımızı kabul etmeyiz çoğu kez. Sağlığın idraki için hastalığın varlığını kabullenmeyiz çoğu kez, neredeyse hiç.
Yarısını severiz şu dünyanın yarısını reddederiz.
Güneşi severiz, fırtına, selden nefret ederiz.
Yardımsever insanları severiz, bencil insandan köşe bucak kaçarız.
Doğuma kutlama yaparız, ölüme ağıt..
Hakikatı kabullenmeyiz, erteleriz çoğunlukla.
Bu durumu kaldırabileceğimiz güne kadar erteleriz.
O gün de pek gelmez. Hep erteleyebileceğimiz daha büyük dalgalar gelir sanki karşıdan.
Sevdiklerimiz için sepetteki ürünlerin ağırlığını taşımasınlar diye destek oluruz. Bazen daha ileri gider sepetlerini biz taşırız. İlkokula giden çocuğumuzun çantasını taşır gibi.
Aman o yorulmasın diye.
Şunu gözden kaçırırız; her zaman kötü-fena şeyler yoktur ki o sepette.
İlgili kişinin öğrenebilmesi ve kendini geliştirebilmesi için konulan ancak 'dert olarak gördüğümüz' ürünler dışında nimetler de vardır o sepette.
Biz o çantaları, sepetleri taşımaya yeltendikçe hayata dair duruş gücünü de alırız ellerinden oysa. Ama ne fark eder. Bunu bilsek bile;
-Aman canım, seneye öğreniverir dercesine çıkıveririz işin içinden.
Sınavda kopya vermek değil başkası için sınava girmektir bu adeta. Ama günün birinde - ki o gün mutlaka gelir - hayata dair bir sıkıntı çektiğinde o sınava niye girmediğinin hesabını sorarız ondan sanki onun yerine zorlukları aşmaya sözde yeltenenin biz olduğumuzu tamamen unutarak.
İşte Karma dediğimiz olgu, bize zaman-mekan boyutsallığından öte tüm Akaşik kayıtlarımızın dosyalandığı ve 'bu hafta sinemamızda şu film var' dercesine bize başrol teklifi yapıldığı tüm Oskar'lardan daha Oskar adayı kutsal bir senaryo...
Karma'yı bir başka cepheden incelersek:
Karma 'Kader' anlamına mı gelir?
Karma ve kader kelimeleri ve anlamlarına bir göz atalım.
Ama daha önce iki önemli kavram daha;
Tasavvuf diliyle tanımladığımızda 'İrade-i Külliye' ve 'İrade-i Cüz'iyye'
Külli İrade ve Cüz'i İrade..
Külli İrade, Allah'ın belirlemiş olduğu -değiştirilemez- iradedir.
Yani doğacağımız, öleceğimiz gün bellidir. Bir başka tanımla değiştirilemez 'kaderimiz'dir.
Cüz'i İrade ise, Allah'ın kullarına bahşettiği 'Özgür İrade'leridir. Seçim yapabilme ve hayata geçirebilme özgürlüğüdür.
Yaşayacağımız şehri seçmek, yapacağımız işi seçmek gibi..
Külli İrade'nin sınırları son derece net ve değiştirilemez olduğu halde Cüz'i İrade değişir, değişebilir. Her An.
Tabi ki her özgür seçim beraberinde yeni seçimler yapmak zorunda kalacağımız yol ayrımlarını karşımıza çıkaracaktır.
Burada halk arasında Kader olarak tanımlanan kelime Külli İrade'ye karşılık gelir. Yani değiştirilemez irade, alın yazısı.
Bu bağlamda Kader'i Karma ile karıştırmamakta fayda var.
Karma kaderden farklı olarak bize hazır bir senaryo olarak verilmiş olsa da değiştirilebilinir. Aynı Cüz'i İrade gibi özgür irademizle vardığımız kararlar sonrasında geldiğimiz seçimlerimizi değiştirdiğimiz gibi.
Burada Karma'nın farkı, değiştirmek istediğimiz senaryonun sadece tek bir kararla hemen ve tamamen değiştirilemeyeceği bilgisidir.
Yani Karmik değişimler bir süreç alır. Bir yol ağzına gelip sola mı döneyim, sağa mı döneyim kadar tek bir kararlık değildir.
Çünkü; Karma bu planda tüm planlarımızdaki (paralel evrenler) senaryoların bir bileşkesidir. Hepsiyle etkileşim halindedir. Geçmişle de gelecekle de..
3. boyutla da 4. ve 5. ve tüm boyutlarla da...

Çoğunlukla duyduğum,
-Karmalarımı temizlettirdim, sözünü gülümseyerek izliyorum.
Bilmemkime gittim ve Karma'larımı temizledi...
Kışa hazırlanırken kuru temizleyiciye verilen 4-5 parça tayyör tadında söylenen bu söz konuyu ne yazık ki biraz indirgiyor.
Karma boyutsal bileşkesi ile biraz karmakarışıktır

(Adını da oradan alıyor herhalde
)

Şaka bir yana Karmik bir konunun birden fazla sebebi başka bir söylemle birden fazla kesişen domino taşı vardır.
Mümkün olduğunca ilk domino taşına ulaşabilmeye çalışmak esastır.
Terapilerde alıcının gerçekten dönüştürmek istediğinin ne olduğunu 'tam anlayabilmek' terapisitin en önemli görevidir.
Alıcıdan alınan bilgiler bu anlamda çok önem arz eder. Gerçekten ne istiyor ya da istemiyor. Bunu bazen alıcı bile tam anlayamamıştır ki çözsün..
'Korkularım şifalansın' gibi genel bir talebin bileşkelerini düşünebiliyor musunuz?
Korkulara dair tüm Akaşik kayıtlar, tüm bilinçdışı kalıplar...Ne zor!
O halde öncelikli korkunun ne olduğundan ve neye karşı ve nasıl geliştiğinden başlamakta fayda var.
Aslında sistem çok net ve sade çalışıyor. Yeter ki doğru soruyu sormayı bilelim. Cevap her zaman hazır.
Karmik Terapi çalışmalarında doğru soruyu sorabilmek daha da önem arz ediyor bu anlamda..


Kalıcı İyileşme

Kalıcı iyileşme için, Katılımcı Şifa yöntemleri kullanılmalı ve sağlık arayan kişi de işin içine katılmalıdır.
Şifacının psişik ve eğitimli yetenekleri ile tespit ettiği verileri; hastalığın tanısında, tıpta, psikolojik danışmanlıkta ve terapilerde rahatlıkla kullanılabilir. Hastalığın ruhsal kökenini açıklayan bu veriler kalıcı iyileşmede iyi bir veri tabanı sağlar. Asıl köken ve neden bilinince üzerine gitmek kolaylaşır.
Şifada işbirliği çok önemlidir.
Şifacınız ne kadar yetenekli olursa olsun, siz değişmiyorsanız ve bu şifa sürecine katılmıyorsanız, rahatsızlığınız belki de şekil değiştirerek bir süre sonra yeniden kendini hatırlatacaktır. Çünkü holistik yani bütünsel bir bakış açısı ile sizden arındırılmayı ve ortadan kaldırılmayı istemektedir.
Ama maalesef çevremiz değişmek istemeyen, sadece dışarıdan şifa alıp, en kısa sürede iyileşip sonra da aynı hızla onu hasta eden nedenlere geri dönmek isteyenlerle doludur.

Şifada Kuantum Etkiler

Şimdi de son olarak şifada kuantum etkilerin neler olduğuna bir bakalım. Kuantum fiziği sizin de bildiğiniz gibi olasılıklar üzerine kurulmuştur. Herkesin yaşamı aslında olasılıklar dünyasına aittir ve olasılıklarla örülüdür. Neyi seçip seçmeyeceği yine o kişinin iradesine bağlıdır.
Siz dünyanın en iyi şifacısı da olsanız kişinin özgür iradesini aşamazsınız ve aşmamalısınız da...
Bizler nesneleri düşünürken gerçekliği olduğundan fazla somutlaştırırız. Ve sonra da o somutlaştırdığımız yere saplanıp kalırız.
“Çünkü gerçeklik somutsa ben önemsizim, onu değiştiremem” diye düşünürüz.
Fakat gerçeklik, kuantum teorisinin de anlatmaya çalıştığı gibi bir zihin olasılığı ise o zaman şu soru sorulabilir:
“Onu nasıl değiştirebilirim?”

Öncelikle şartlar ne olursa olsun değiştirebileceğinize olan inancınızı hiç kaybetmemelisiniz. Ama inanç sübjektiftir ve sık sık sarsıntıya uğrayabilir. Bilgi ise daha sağlam temellere dayanır o nedenle Katılımcı Şifa Anlayışı'nda şifayı alan kişinin de bilgilendirilmesi, kendini yenilemesi hatta eğitmesi çok ama çok büyük bir önem taşımaktadır.(Bu noktada Turgay Hocamın önünde saygıyla
)
Bir örnek verelim; Sizi kızdıran, sinirlendiren, endişe veren veya umut ve sevinç veren bir duyguyu/düşünceyi üst üste tekrarlarsanız, beyindeki sinir hücreleri o duyguyla uzun süreli bir bağ kurar. Mesela gün be gün bir şeylere kızar, acı çekerseniz, beyindeki nöron ağını her gün daha çok ateşlersiniz. Böylece o duyguya bağımlı hale gelirsiniz. Üzüntü ve karamsarlık açısından "Neden hep benim başıma geliyor?" cümlesini kuranları bir düşünün, bu söylediklerimizi daha iyi anlayacaksınız. Ama her iki uçta doğru olduğu için bunun aksi ucunda da umut-sevinç-neşe-bolluk-bereket vardır. Ve yaşama bakış açısını yenilemeyen daha doğrusu kendini eğitmeyi, yenilemeyi, değişmeyi göze almak istemeyen birinin bir şifacı veya bir terapist aracılığı ile geçmiş anılarının temizlenerek aniden iyileşmesi bir süre idare edebilir, ama sonra yine gerçekle yüz yüze gelmek gerekecektir.

“O yüzden diyoruz ki; tıp-şifacı-terapist üçgeninden önce, kendimizi yenilemek konusunda pozitif adımlar atalım, değişmeyi sahiden arzu edelim. (Şükredelim ki yeni yüzyılımızda UR temel olmak üzere harika şifa enerjileri yaşamımıza girmiştir
)
Bunu tıpkı yeni bir eve taşınmak ya da çok istediğimiz bir işe girmek veya bir eğitimi almak gibi istekle yaşayalım ve yaşamı farkındalıkla gözleyelim bakalım bize ne gibi yenilikler sunacak; bu değişimimize nasıl bir katkıda bulunacak?”

Kısaca özetleyecek olursak, şifa arayan kişi, kendine uygulanan terapiler haricinde temel şifa enerjileriyle tanışıp, kendi kendinin şifacısı olarak “şifa sürecine” katılmalı…

Şifacısı da terapi sonrası her türlü bilgi ve gözlem ile bu süreci hızlandırmalı….




Gümüş Mor Alev Nedir?

Gümüş Mor Alev, spiritüel üstatların binlerce yıldan beri bildikleri yüksek frekanslı bir spiritüel enerjidir. Yükselmiş Üstat Saint Germain tarafından yeniden ortaya konmuştur, Tanrı/Evren bilincinin yedinci ışınıdır. Gümüş Mor Alev, topluluğun çağrısını ya da insanoğluna spiritüel hizmet çağrısını duyanlar içindir, yaşamımızda bencilliğin üstesinden gelmek için gereken bilgeliği de sağlar.

Gümüş Mor Alev, mantra olarak bilinen özel dualar edilerek çağrılabilir, meditasyon ve göz önünde canlandırmayla birleştirildiğinde Gümüş Mor Alev’in fiziksel, zihinsel, duygusal ve spiritüel düzeylerde tezahür eden negatif enerjiyi değiştirme ya da dönüştürme gücü vardır. Bu negatif enerji hastalık, stres, endişe, korku, kuşku, nefret, öfke ya da istenmeyen alışkanlıklar vb formlar alabilir, bunların hepsi bizim daha yüksek spiritüel mayamızdaki güzelliği ve sevinci deneyimlememize engel olur.

Gümüş Mor Alev’in nitelikleri özgürlük, simya, adalet, sevinç, bağışlama ve merhamettir. Mantraları kendinizi vererek söylediğinizde Gümüş Mor Alev, bedeninizin, zihninizin, duygularınızın, hatta bilinçaltı hafızanızın her hücresine, her atomuna girer. Elektronların titreşimini yükseltir, böylece biz de, Tanrımızın Varlığından gelen saf kozmik enerjiyle daha çok yankı yaparız. Sonuçta, Mor Alev kendinden nefret etmekten fiziksel virüslere kadar herşey dahil olmak üzere spiritüel ya da fiziksel varlığımızın içine yerleşmiş bütün negatif enerjiyi dönüştürür.

Gümüş Mor Alev fiziksel organlarımıza yerleşmiş toksinleri atmanın yanı sıra eterik, zihinsel, duygusal ve fiziksel bedenlerimize kaydedilmiş olan şimdiki yaşamımızın ve geçmiş yaşamlarımızın travmalarını ve karmalarını da değiştirir. Kimi kez karmamız kendini ağır bir yük gibi hisseder ama Mor Alev’i davet ettiğimizde kendimizi daha hafif ve daha az bir yükün altında hissederiz, çünkü o, kişisel sorunlarımızın nedenini, kelimenin tam anlamıyla yakar. Başka bir deyimle Gümüş Mor Alev geçmiş yaşamlarımızın kayıtlarını siler, dolayısıyla özsaygımızı artırır, kendimizden memnun olmamıza yardım eder.

Gümüş Mor Alev uyumlamasını alıp onu mantralar, meditasyon ve göz önünde canlandırmayla birleştirerek düzenli kullandığınızda dönüşüm sürecini hızlandırırsınız.

Uyumlamaya Hazırlanma

Gümüş Mor Alev uyumlaması, hem uyumlamayı alan, hem de veren için bir zevktir. Herkes, bir iç dönüşümün yanı sıra kendine özgü bir uyumlanma deneyimi edinir. Daha sonra başkalarına karşı daha sevecen olursunuz ve kendinizden çok başkalarına da ilgi gösterirsiniz. Sezginiz arttıkça birdenbire melekleri, ruhsal rehberleri vb farkedersiniz, zaten rehberlerle çalışıyorsanız o zaman onlarla spiritüel bağınız daha da güçlenir.

Her birimizin, kendimizi rahat hissettiğimiz, kendimize özgü uyumlanmaya hazırlanma tarzımız vardır. Başka birini değil, kendinizi dinlediğiniz sürece bunu yapmak yanlış değildir. Banyo ya da duş yapmak, mum ya da tütsü yakmak, geri planda meditasyon türü bir müzik dinleyerek rahatlamak, dua etmek, meditasyon yapmak, şarkı söylemek vb isteyebilirsiniz. Bu, kişisel bir süreçtir ve sizin ne yaptığınızı bilmem gerekmez. Daha önce kararlaştırılmış olan zamanda bu uyumlamayı almaya niyet ederek, bir yerde bulunmanız yeterlidir, enerji kendi kendine çalışacaktır.

Hazırlıklarınız sona erdiğinde yüksek sesle ya da içinizden şunları söyleyin:

“BANA ....... TARAFINDAN GÖNDERİLEN GÜMÜŞ MOR ALEV’İ ALMAYA HAZIRIM.”

Sonra oturun, gevşeyin ve 15 dakika ya da size bittiğine dair bir işaret gelinceye kadar dinlenin.

Daha sonra deneyiminizi paylaşmak isterseniz e – mail gönderebilirsiniz.


Gümüş Mor Alev Enerjisini Kullanma


Gümüş Mor Alev enerjileri oldukça dönüştürücüdür, onu hem kendiniz, hem de başkaları için kullanabilirsiniz. Uyumadan önce Gümüş Mor Alev meleklerini/rehberlerini ve St. Germain’i de çağırabilirsiniz ve onlardan şifa gereken bir konuda çalışmalarını isteyebilirsiniz. Sabah sorun serbest bırakılmış olur, yine de engelleri aşmak, bağımlılıkların ya da derinlere kök salmış korkuların üstesinden gelmek gibi daha derindeki sorunlar için arka arkaya 30 gece süreci tekrarlayabilirsiniz.

Gümüş Mor Alev kullanılarak acı veren hatıralara şifa verilebilir, hatta Gümüş Mor Alev ilişkilerdeki güçlüklerin giderilmesine de yardım edebilir. İlişkilerindeki sorunlara Gümüş Mor Alev gönderen kişiler korkunç bir yükün kalktığı duygusunu yaşadıklarını ve yaşamlarında daha ileriye gitmek için kendilerini özgür hissettiklerini belirtmektedirler.

Gümüş Mor Alev, her gün çağırılarak aura ve başlıca çakralar temizlenip arındırılabilir.

Başkalarına şifa vermek için Gümüş Mor Alev’i kullanırken Gümüş Mor Alev meleklerini ve St. Germain’i çağırmalısınız, sonra kendinizi onlarla beraber mor bir alevin içinde olarak zihninizde canlandırın. Alıcıya şifa verdiğinizi zihninizde canlandırın, meleklerin ve Gümüş Mor Alev’in onların sorunlarını ya da hastalıklarını dönüştürdüğünü görün. Bu göz önünde canlandırmayı kendi ihtiyaçlarınızı karşılamak için değiştirebilirsiniz, bunu alıcıyla karşı karşıya ya da uzaktan yapabilirsiniz.

Gümüş Mor Alev

BEN Germaine'im, Mor Alev’in ya da Gümüş Mor Alev eklenmiş boyutuyla Mor Alev’in koruyucusuyum. Zaman değişime uğrarken ve titreşimler hızlanırken titreşimler arttığı için, çoktan beri kullandıklarınıza yardımcı olmak için başka renkler eklemek zorunda kaldık.

Daha yüksek titreşimler farklı zamanlar anlamına gelir, böylecefarklı tedavilerve farklı yöntemler gerekir. Gümüş Mor Alev de böyledir. Onunla birçok şey yapabilirsiniz. Yapabileceğiniz şeylerden biri, ona tümnegatifduygularınızı ve duygulanımlarınızı yaktırmaktır. Sizde rahatsızlık yaratan herşeyi bu şekilde Gümüş Mor Alev’e havale edin. Böylece, Mesih Enerjisi’nin fiziksel bedeninize akışını kesintiye uğratan düşüncelerinizin, gitmelerini istemediğiniz yönlere gittiğini gördüğünüzde, bu kesintiye uğramaların ne olduğunu çözdüğünüzde, zaman içinde bunu yapmak çok daha kolay olur, siz sadece onları Gümüş Mor Alev’e havale edin.

Kullanabileceğiniz mantralar da vardır. Bunun tek anlamı, Mor Alev Mantraları’na bir parça Gümüş eklemeniz gerektiğidir, birçok kişinin çok yararlı ya da çok kolay bulduğu mantra şudur:


BEN Gümüş Mor Alev’den bir Varlığım. BEN Tanrı'nın istediği saflığım.

Şimdi,bu Mantrayı günlük yaşamınızda kullanmanız için size vermemin bir çoknedenivar. Nedenlerden biri, bunun Temizleyici bir etkiye sahip olmasıdır. GümüşMor AlevMantraları’nın birer Spiritüel antiseptik olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu spiritüel antiseptiği bilincinize, zihninize, fiziksel bedeninize sel gibi akıtabilirsiniz, HERŞEY temizlenir.

Herşeyin Gümüş Mor olmaya başladığını göreceksiniz. Titreşim evinizin duvarlarının, arabanızın metal aksamının, mücevherlerinizdeki madenlerin, hem fiziksel hem de spritüel enerji sisteminizin içine ulaşır. Gerçekten de Gümüş Mor parlamaya başlarsınız!


Birçokkişi 'BEN'i vurguladığı, bu Mantra’nın önemli bölümü de BEN olduğu için bu, çok iyidir. Yükseliş sürecinin önemli bölümü SİZİN, ‘BEN’in Varlığı olduğunuzuanlamanızdır.

Bu nedenle bu Mantra’yı günlük yaşamınızda kullanın. Fazla zaman alması gerekmez. Saatler boyuncasürmesi gerekmez . Onu günün doğal akışında kullanın. Bilincinize akmasına izin verin. Sesli söylemeyeizin verin.Onu yüksek sesle ve niyetlenerek söylemek daha iyidir, onun fiziksel bedeninizin, dört beden sisteminizin ve Spiritüel Bedeniniz diye adlandırılanın üzerinde etkisi olmasına rağmen siz onu içinizden söylediğinizde etrafınızı çeviren herşeyin üzerinde etkiniz olmaz. Bu nedenle, sadece Mantralar’ınızı yüksek sesle söyleyerek (çünkü Mantra’nın görevinin amacı Mantra’nın titreşimidir) yaratılışa ne kadar Hizmet ettiğinizi düşündüğünüzde çevrenizdeki herşeyi etkilemiş olursunuz. Bu nedenle, böyle durumlarla karşılaştığınızda Başmelek Mikhail’in Işık Sütununun Koruması kadar bu Gümüş Mor Mantraları da kullanın. Onlar, bulunduğunuz mekana hoş bir yüksek titreşimin gelmesine yardım eder.


Uyumlama Nasıl Yapılır?


Uyumlama işlemine başlamadan önce duş yapmak ya da kendinizi artan enerjilere topraklamak isteyebilirsiniz. Rahatsız edilmeyeceğinizden emin olun ve bir Reiki uygulayıcısı/üstadı ya da spiritüel şifacıysanız kendinizi en rahat hissettiğiniz hazırlanma yöntemlerini kullanın.

Hazır olduğunuzda, uyumlama yapacağınız kişilere odaklanın, onların adlarını düşünün ya da adlarına bakın. Rehberlerinizden, Gümüş Mor Alev meleklerinden, uyumlanacak kişilerin rehberlerinden ve St. Germain’den yardım isteyin. Aslında bu uyumlamayı yapacak olanlar onlardır –siz sadece belirli bir kişiye sinyal gönderen bir antensiniz. Daha sonra etrafınızda, içinizde ve dört bir yanınızda mor bir alevi gözünüzün önüne getirin.


Aşağıdaki sözleri içinizden veya yüksek sesle söyleyin:

“Gümüş Mor Alev’in koruyucularını çağırıyorum. St. Germain’den burada (kişinin adı, adresi) Gümüş Mor Alev’e uyumlarken bana yardım etmesini talep ediyorum.”

Alevin kişinin kalbinden ve çakralarından girerek etrafını sardığını görün. Alevin bir süre bu kişinin içinden akmasına izin verin. Sonra şunu söyleyin:

“(Kişinin adı), Gümüş Mor Alev’e, koşulsuz sevginin ve spiritüel hizmetin ateşine uyumlanmış bulunuyorsun. Huzur içinde git ve sen de başkalarını onların spiritüel alevlerine uyumla.”

Bunu değiştirip geliştirmek isteyebilirsiniz ama gerek yoktur. Uyumlama bitmiştir.

Fotoğraf : alıntıdır,