14 Haziran 2013 Cuma

Olanı Sevmek

Bu başlık aslında Byron Katie'nin kitabının adı, daha önce de yazılarımda bahsettiğim The Work adlı çalışmanın da yaratıcısı aynı zamanda Katie . Kitapda The Work'ü farklı şekillerde hayatımızda, karşılaştığımız olaylarda nasıl kullanacağımız örneklerle anlatılıyor. Başımıza gelen olaylarda sorumluluğu kendimize almayı, kurban rolünden çıkarak, her olayın aslında içimizdeki karanlık yanlarımızı görmemiz için başımıza geldiğini anlamayı sağlıyor.Benim yazıyı yazma sebebim ise  kitabın içeriğinin yanında adında ki olanı sevmek fikri. Sanırım yaşadığımız dünya bir cehennemse onu cennete çevirmek olanı sevmekle mümkün. Bu bir taraftan da öyle sancılı bir süreç ki bu süreçte kabulde kalmak ve olanı sevmek sanırım ermiş olmanın bir diğer şekli. Ben nefes yolcuğunu bir uyanış olarak görüyorum ve bir kere uyandın mı geri dönüşü yok tekrar ben bunları unutmak ve eski halime dönmek, hiç bir şey bilmeden yaşamak istiyorum diyemiyorsun ve bir içsel yolculuk başlıyor. Bu yolculukta  beni en çok yoran da şimdilik kabulde kalmak oluyor. Bir olay yaşıyorum. Eskiye oranla yeterince sabırlıyım . Sonra olay bitiyor ve neden yaşadığımı fark ediyorum. Bu olayı bana yaşatanın da mükemmel bir ruh olduğunu kabul etmek ve bana beni anlatmak için bu olaya dahil olduğunu aklımla bilmek başka, içimdeki kızgınlığı gidermek başka. Zihinsel olarak bilmek yetmiyor, bildiklerini, moda tabirle içselleştirmek önemli olan. Yani tam da olay olduğunda bu zihin jimlastiğini yapmak ve sakince olay karşısında bir varoluş sergileyebilmek. İşte meziyet burada.  Olanı olduğu gibi kabul edebilmek ve sevmek. Olana teşekkür edip, dersini  alıp, yolculuğa devam edebilmek. Bu olay yaşandığında beni rahatsız eden, sinirlendiren duygu hangisiydi ve bu duygu bana nereden hediye ,hangi yaşımdan ya da hangi geçmişteki olaydan buna bakmak lazım. İçimizdeki kini, nefreti, kibri  böyle böyle temizleyebilirsek eğer yavaş yavaş yaşadığımız yeri cennete çevirebiliriz. Bu o kadar kolay mı derseniz, kolaya izin veriyor ve  şimdi olmasına niyet ediyorum. Mucize bilinci der ki herkes tam ve mükemmel bir ruhdur, bunu hayatıma geçirebilmeye ve olanı kabul edip sevebilmeye niyet ediyorum.


Sevgi,nefes ve ışıkla.     

10 Haziran 2013 Pazartesi

Birlik

Bu sabah bu blogda fotoğraflarını da zaman zaman paylaştığım bankacılık zamanlarımda tanıştığım ve halen de dostluğumuzun devam ettiği Murat Aksoy'un yandaki fotoğrafıyla güne başladım.Günümü aydınlattığı için öncelikle arkadaşıma gıyabında teşekkür ediyorum.Attığı mailde dosya adına penceremden denilmiş ve mailin konusu da  'ayrık gibi görünse de ' olunca heyecanla fotoğrafı açtım ve bu yazıyı yazmaya karar verdim. Evet dedim bugün ki dersim birlik bilinci. Aslında yazmak istediklerimi fotoğraf öyle güzel özetlemişti ki   gökyüzü yerle bir olmuştu. Zihnimiz olmasa bunun bir yansıma olduğunu bilmesek sadece yandaki fotoğrafa inanıp her şey bir diyebiliriz. Aynen bu fotoğraf da olduğu gibi aslında biz de görünmez enerjisel bağlarla birbirimize bağlıyız.Aslında hepimiz biriz. Bizi birbirimizden ayıran zihnimiz ve dünyayı algılama biçimimiz, hepimiz nasıl algılarsak öyle bir dünya kuruyoruz kendimize ve kendi dünyamıza inanıyor, etrafımızı ayrıştırıyoruz. Öyle çok ön yargılarımız var ki insanlarla, çevreyle, toplumla, dünyayla ilgili yargılarımız arttıkça yalnızlaşıyor, birlikten uzaklaşıyoruz ve farkında bile olmuyoruz.Hepimizin içinde harekete geçmeyi bekleyen büyük bir güç var, okuduğum bir kitap da doğduğumuzda büyük bir şatoda dünyaya geldiğimizi ancak giderek o şatonun odalarını ön yargılarla ya da kalıplarla birer birer kapattığımızı, en sonunda da koca bir şatoda sadece küçücük bir odada yaşamaya çalıştığımızı okumuştum.Gücümüzün farkına varamadığımızdan,etrafımızı ön yargılarla çevirdiğimizden küçücük bir odada bir ömür geçirmek zorunda kalmak, giderek yalnızlaşmak, giderek birlikten uzaklaşmak. Öyle bir güce sahibiz ki kendi frekansımızı yükselttiğimizde yakınımızda bizimle birlikte yaşayan herkesin de frekansını yükseltiyoruz. Düşündüğümüz bir iyilik de kötülük de sadece bizi değil tüm evreni etkiliyor. Biz oturduğumuz yerden sadece düşünerek iyiliği ya da kötülüğü yayabilecek güce sahibiz. Etrafımızdaki insanlarla, doğayla, hayvanlarla herkesle tıpkı bu fotoğraf da ki gibi biriz. Bu birlik bilinciyle hareket edebilirsek eğer tam ve bütün olmayı deneyimleyebiliriz. Yaradan hepimize nefesinden üflemiş ve hepimizin ön yargılardan, kalıplardan arınmış özü, O'nun özü ile bir aslında.

Sevgi, nefes ve ışıkla.