Yaşamdan Haz Almak
Ne kadar gerçekten yaşıyoruz acaba ?
Sadece nefes alıp vermek yeterli mi yaşamak için ?
Keyif alıyor muyuz yaşamdan yoksa aynı çemberin içinde dönüp duruyor muyuz deney faresi gibi ?
En son ne zaman yeni bir şeyler denedik ?
En son ne zaman saatlerce kahkahalarla güldük ?
En son ne zaman canımız çok yandı ya da aman canımız yanmasın diye en son ne zaman hislerimizi bastırdık ?
Neden bir çocuğun enerjisi tükenmezken biz en ufak bir şeyde yoruluyoruz ?
Hayatımızda asıl eksik olan ne her şeye sahipken bile ?
Neden hep mutluluğun peşinde koşma çabamız ?
Kimiz biz ve ne yapıyoruz bu kocaman dünyada ?
Yaşam dediğin şey nasıl yaşanmalı ?
Bizi bir ölüden ayıran şey ne mesela eğer duygularımızı bastırırsak ve hissetmeyi seçmezsek canımız yanmasın diye ?
Velhasıl, bunca sorunun ışığında yaşam dediğin zor zanaat. Varlığımızı anlamlandırmadan, sorular sormadan, sorgulamadan, haz almadan geçen bir ömür bence pek de yaşanmış sayılmamalı.
Bir çocuğun gözündeki gülüşü görmek, bir çiçeğin an be an büyümesini izlemek, renklerini almasına şahitlik etmek, karnına ağrılar girene kadar gülmek ve bunu sık sık yapmak, en ihtiyacı olduğu anda birine yardım elini beklentisizce uzatabilmek, kalbindeki sevgiyi yargısızca ve koşulsuzca herkese eşit olarak dağıtabilmek, her anından hesapsız kitapsız keyif alabilmek gerçekten yaşadığının belirtisidir bence.
Her yeni güne, bize verilen bir hediye, bir mucize diye bakabilmek ve günü elimizden gelenin en iyisini yaparak tamamlayabilmek, yaşamdan haz almak, bunca işin gücün arasında bir dakika soluklanıp iyi ki varım, ışığımla dünyayı aydınlatıyorum demek, tüm hücrelerimizde her nefeste yaşamın aktığını bilmek ve bunun sorumluluğunu almak aslolan!
Nefesle çıktığım bu yolculukta tüm bunlara şahitlik edebildiğim için yaşam sana teşekkür ederim.
Şimdi sıra sende var mısın ?
Neşeyle ve segiyle
Demet Ergin Boran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder