Bu yazıyla birlikte yıllardır yazılan ve çizilen ve bir türlü çözülemeyen kadın - erkek ilişkilerine pek de bakmadığımız bir taraftan bakmaya davet ediyorum sizi. Tabii ki irdeleyeceğim konu kadın gözüyle yaşananlar ve kadın gözüyle gözden kaçırdıklarımız. İlişkinin ilk başından başlamak gerekirse biz kadınlar , bir erkeği beğeniriz ve sevgiliyken o erkeği olduğu gibi kabul ederiz ancak evlendikten sonra başlarız o erkeği değiştirmeye çalışmaya. İş yapış şeklinden, iş yapış biçimi ve zamanına kadar her şeye karışır ve ilişkideki her anı kontrol etmeye çalışırız. Şimdi seçtiğimiz eşlerimize bir dikkat etmenizi istiyorum. Genelde tam da bizim zıttımız kişilerdir. Biz çok tez canlıyızdır, onlar çok gamsız. Biz bir iş bir an önce yapılsın ve bitsin deriz, onlar için o işin canları istediği zamanda yapılması yeterlidir. Sürekli rica şeklinde yapmaları gereken şeyleri onlara empoze ederiz. Kıyafetlerinden , birlikte gezilecek yerlere kadar her şeye müdahale ederiz ve çoğunlukla da kararları biz veririz. Sorunun ise hep kocalarımızda olduğunu düşünürüz. Bizi anlamadıklarını, isteklerimize değer vermediklerini, bizim isteklerimizi önemsemediklerini hatta bizi yeterince sevmediklerini düşünürüz. Peki tüm kadınların sorunu aşağı yukarı aynı ve biz ne yapsak bu gidişatı değiştirip, bir erkekle mutlu olabiliriz. Öncelikle biz kadınlar erkeklere göre daha kontrolcü varlıklarız. Hayatın kontrolünün elimizde olmasını, bizim haberimiz olmadan kuş uçmamasını istiyoruz. Hayata bakışımız da tabii ki kocalarımızı da etkiliyor. Hayatı kontrol ettiğimiz gibi erkekleri de kontrol etmeye çalışıyoruz. Aslında fark etmeden onların hayatını cehenneme çeviriyoruz. Hem onları mutsuz ediyor, hem kendimiz mutsuz oluyoruz. Peki bu farklılıkla nasıl bir orta yol bulabiliriz. Öncelikle ruhlarımızı bir hatırlamamızı istiyorum. Her yazımda üstüne basarak söylediğim gibi biz kadınlar ruhlarımızın sesini pek dinlemiyoruz. Daha çok kontrol hırsıyla, bizim dediğimiz olsun hırsıyla yaşıyoruz. Tabii ki bunu kötü niyetle değil, iyi niyetle ve farkında olmadan yapıyoruz. Zannediyoruz ki biz ancak müdahale edersek her şey yolunda gider. Her şeye elimizin mutlaka değmesi lazım. Erkekler ise bize göre daha ruhunun sesini dinleyen varlıklar. Onların, verdiğiniz bir işi geç yapmalarının sebebi de bu aslında. Biz verilen işi hemen yapıyoruz , bir an önce bitsin diye. Bir dakika düşünüp de şu anda ben bişi yapmak istiyor muyum acaba diye sorgulamıyoruz bile. Erkekler ise verilen işi ruhları ne zaman yapmalarını söylerse o zaman yapıyorlar,hatta ruhları istemezse yapmama haklarını bile kullanıyorlar. Fark da buradan ortaya çıkıyor. Yakınınızdaki erkeklere bu gözle bakarsanız, sinirleriniz biraz daha sakinleyecektir. Onlar ruhlarının sesini bizden daha çok dinliyorlar, hayata bizden daha çok güveniyorlar ve bu nedenle de bizim taşıdığımız kaygı ve endişenin onda birine bile onlarda rastlamanız mümkün değil. Aslında onları biz seçiyoruz ve neden seçiyoruz hiç düşündünüz mü . Bu da aslında ruhsal bir seçim yani ruh boyutunda anlaşmaya vararak bana bu hayatta kontrolü bırakmayı, hayata güvenmeyi , rahat olmayı öğret ( her kişinin tekamül süreci farklı olduğu için anlaşmalarda öğrenecekleri şeyler de birbirinden farklıdır.) diye anlaşma yapıp geliyoruz bu dünyaya ve bu da tekamülümüzün bir parçası, aslında onlar bize bizde olmayanı öğretmek için hayatımızdalar,tabii ki karşılıklı öğrenip, öğretiyoruz.. Peki bu öğretilmek isteneni biz nasıl anlayacağız ve hayatımızdaki erkeklerden bunu nasıl öğreneceğiz. İşte bu aşamada öncelikle yapmamız gereken , ilişkide olduğumuz erkeğe hangi zamanlarda kızıyoruz, onu tespit etmek . Kızdığımız anda ki duygumuz ne, onu keşfetmeliyiz. Mesela söylediğimiz bir işi zamanında yapmadı ve süresi de dolmak üzere , bakıyoruz eşimize ve sinirleniyoruz, ne gamsız adam diye düşünüyoruz, ne zaman yapacak diye endişeleniyoruz. İşte tam da o zaman eşimiz bize aslında çok endişe ettiğimizi, biraz gamsız olmamız gerektiğini öğretmeye çalışıyor. Biraz hayatın ipini bırakmamızı, biz kafamızda kurup yazmasak da hayatın akışında ve her şeyin yolunda devam edeceğini öğretmeye çalışıyor. Yani öğrenmemiz gereken rahatlamamız gerektiği ve biz bunu öğrenene kadar da eşimiz bize gamsız olma halini hep yansıtacaktır. Ne zaman ki biz daha rahatlar ve hayattan keyif alarak yaşarsak, daha az hesap kitap yaparak yaşarsak işte o zaman '' Olanı Sevmek '' yazımda da yazdığım gibi eşimizin de davranışı değişecek ve artık bizi gamsızlığı rahatsız etmemiş olacak. Yani sadece biz değişerek, çevremizdeki kişileri ve olayları değiştirmemiz mümkün. Sadece yapmamız gereken, eşimize kızdığımızda, mevcut duruma ve kızgınlığımıza değil de aslında eşimizin bize ne öğretmeye çalıştığına odaklanmak. Karşımızdaki kişi değil önemli olan o süreçte hissettiğimiz duygunun arkasındaki inanç kalıbı. Biz inancımızı ve duygumuzu değiştirdiğimizde aynı olay bizi rahatsız etmez hale geliyor. Eşlerimiz aynı zamanda da bizim tekamül sürecindeki öğretmenlerimiz, sorunları yokuşa sürmek değil de öğrenerek yolumuza keyifle devam etmek gerek. İşte kadın erkek ilişkilerindeki sırda burada gizli . Bende kendi ilişkimde eşimden dolayı başlangıçta sıkıntılar yaşarken nefes seansları sonucunda fark ettim ki aslında doğru olan ve benden ilerde bir tekamül seviyesinde olan eşim, ben sadece ona kızıyorum,söyleniyorum ancak hiç bir şey değişmiyor. Nefesten sonra fark ettim ki eşim bana her şeyin son dakika bile hallolabileceğini, kontrol etmeden de kolaylıkla yaşanabileceğini , rahat olmak gerektiğini ve daha benim farkına varmadan yaşadığım bir çok güzelliği öğretti. Nefesten sonra artık hiç tartışmıyor muyuz, tabii ki değil., yine anlaşmazlıklarımız oluyor, ancak ben ne zaman kendimi söylenmeye başlarken buluyorum hemen içimdeki ses devreye giriyor ve yine neyi öğrenmem gerek diyor. Ben böyle düşündüğümde soruna değil de öğrenmem gereken sese kulak veriyorum ve sorun eşimin davranışının değişmesine gerek kalmadan halledilmiş oluyor. Ben kendi ilişkimde bu yaklaşımın çok faydasını gördüm. Hatta bu yaklaşımı sadece eşim değil, sorun yaşadığım her durum için kullanmaya devam ediyorum. Başlangıçta kolay olmamıştı evet çünkü her şey benim hatam mı ,hiç karşımdaki kişinin suçu yok mu gibi bir algı oluşabiliyor ve bunu kabullenmek kolay olmuyor.Ancak hayatınızın her alanınıza uyguladığınızda , hayat kurtaran bir iksir haline geliyor. Bu yaklaşımı hayatınıza geçirip, benimle de paylaşırsanız, umuyorum ki paylaşımlarınız bir çok insana ışık olacaktır.
Sevgi, nefes, ışık ve aşkla
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Bir Kadın Bir Erkek
Etiketler:
anlaşamama,
aşk,
boşanma ve nefes,
erkek,
evlilik,
evlilik sorunları,
gürültü,
ilişki,
ilişki ve nefes,
kadın erkek ilişkisi,
kaıdn,
kavga,
nefes,
nefes ve evlilik

Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder